Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 4

2 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN NİSAN 2021 Hepimizin ‘İklim’i’ Hepimizin ‘Geleceği’ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı İklim Kanunu Çalışmalarını Katılımcılık Temelinde Yürütmeye Bir Kez Daha Davet Ediyoruz T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum tarafından 08.01.2021 tarihinde yapılan bir açık- lamada “Bu çalışmalara ilaveten biliyorsunuz iklim değişikliği ile ilgili mücadele kapsamında eylem planlarımızı açıkladık. İnşallah Meclisimiz ile İklim Kanunu’nu ilk yarı yılda hazırlayıp yine şehirlerimiz- deki etkilerini en aza indirecek, çevremizi, doğamızı koruyacak adımları da atacağız.” denilerek iklim değişikliği konusunda olumlu bir girişimde bulunulacağı kamuoyuna duyurulmuştur. Paris İklim Anlaşması’nı onaylamayan birkaç ülkeden biri olan Türkiye adına, bu açıklama önemli ve olumlu bir adımdır. Ancak bu adımın sonuca ulaşması katılımcılığın sağlanmasına bağlıdır. Bakanlık açıklamasının hemen sonrasında, TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu olarak; T.C. Anaya- sası’nın 56.maddesi ile Çevre Kanunu’nun 3.maddesi hükümleri doğrultusunda, İklim Kanunu hazırlık çalışmalarına etkin bir şekilde katılma isteğimizi, yazılı olarak iletmemize rağmen, ne yazık ki bugüne kadar olumlu bir bildirim alınamamıştır. Çevrenin korunması için katılımcılık şarttır ve bu durum ka- tılımcılığa aykırıdır. Mevzuat değişikliğine ilişkin gerçekleşmekte olan bir çalışma konusunda resmi olarak bilgi sahibi ola- mamakla beraber, Dünya Bankası tarafından 2011 yılında hayata geçirilen Karbon Piyasalarına Hazır- lık Ortaklığı ( Partnership for Market Readiness-PMR ) çerçevesinde, 2013 yılında çalışmaya başlayan PMR Türkiye Programı ’nın, Bakanlık desteğiyle yaptığı çalışmalar sonucunda bir “İklim Değişikliği Kanunu” metni hazırlandığı bilgisi edinilmiştir. Piyasa temelli bir çözüm olarak “emisyon ticareti”ni düzenleyen İklim Değişikliği Kanunu olumludur. Fakat katılımcılık sağlanmadığı için bu adımın göreceği destek maalesef sınırlı olacaktır. Oysa taslak aşamasından itibaren sunulacak katkılarla kanunun amaca en iyi şekilde hizmet etmesi sağlanabilir. Temelde Avrupa İklimKanunu ( European Climate Law ) benzeri bir mantıkla hazırlandığı anlaşılan ka- nun çalışmasında; pek çok tanım ve kavramın “çeviri” yoluyla mevzuatımıza dahil edilmek istenme- sinden kaynaklı sıkıntılar olduğu gibi, çevre hukuku alanında akademik çalışma yapılmasının mümkün olamaması nedeniyle sınırlı sayıda olan çevre hukuku akademisyenlerinin sürece dahil edilmemesi nedeniyle , hukuk tekniği noktasında da ciddi hatalar yapıldığı görülmektedir. Türkiye Barolar Birliği, 1136 sayılı Kanun’un 109.maddesi ile “ hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak” işlevini üstlenmiş bir meslek örgütü ola- rak, bugün itibariyle “ sağlıklı bir çevrede yaşam hakkının ” birincil nitelikte insan hakkı olarak öne çıktığını görmekte ve Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu aracılığıyla, bu hakkın kullanımını sağlamaya

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1