Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

80 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 Kararlar birinin maliki tarafından 2007 yılında ruhsatın iptali talebiyle dava açılmıştır. Bu dava sonunda da söz konusu ruhsatın iptaline karar verilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun satın aldığı tarihte inşa- at ruhsatının mevcut olmadığı, inşaat ruhsatının iptaline ilişkin davanın da bu ruhsat verildikten kısa bir sonra açıldığı dikkate alındığında müdahalenin öngörülebilir olmadığı da söylenemez. Öte yandan başvurucunun eski olduğunu iddia ettiği yapının yeniden inşa edilmesi için yapının mevzuatta öngörülen yapım teknikleri ile mimari yönden yapıldığı dönemin özelliklerini taşıyıp taşımadığını belirleyen rölövesi ile kazı rölövesinin taşınmazın satın alındığı tarihte de mevcut olmadığı dikkate alınmalıdır. Buna göre derece mahkemelerinin kararlarının gerekçeleri de dik- kate alındığında ilgili kanun ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde söz konusu yapının eski eser niteliğini taşıdığını gösterir gerekli belgelerin olmadığını bilebilecek durumda olan başvurucunun söz konusu yapı ruhsatı verilemeyeceğini veya verildiği takdirde iptal edilebileceğini öngörebile- ceği anlaşılmaktadır. Ayrıca başvurucu inşaatı on yıl gibi bir sürede tamamladığını ileri sürmüştür. Buna göre inşaat ruhsatına ilişkin dava devam ettiği hâlde yapının inşasına devam eden başvuru- cunun davanın aleyhine sonuçlanması durumunda ruhsatın iptal edilebileceğini öngörebileceğine göre bunun sonuçlarına katlanması beklenebilir. 57. Son olarak ruhsatın iptal edilmesi yönündeki müdahalenin sonuçlarına da değinmek gerekir. Baş- vurucunun ruhsatının iptal edilmesi Boğaziçi öngörünüm alanında bulunan taşınmazın 2960 sayılı Kanun’da yer alan koşullar dâhilinde verilecek izinler çerçevesinde başka şekillerde kullanılması veya tasarrufu önünde bütünüyle bir olumsuz etkiye yol açtığı ortaya konulamamıştır. Ayrıca inşaat ruhsatı verilmesinin idarenin kusurundan kaynaklandığını ve bu idari işleme güvenerek yaptığı işler yüzünden zarara uğradığını ileri süren başvurucu, bu zararının giderilmesi için idari yargı mercilerinde tam yargı davası da açabilir. Dolayısıyla somut olay bağlamında varsa idarenin kusurundan kaynaklanan zararların giderimi yoluyla da müdahale ölçülü kılınabilir. 58. Sonuç olarak başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale, içerdiği kamu yararı ile karşılaş- tırıldığında müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin taşıdığı kamu yararı ama- cı arasında olması gereken adil denge bozulmamış olup müdahale ölçülüdür. 59. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açıklanan gerekçelerle; A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA, B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE, C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA, D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Üye Üye Burhan ÜSTÜN Serdar ÖZGÜLDÜR Serruh KALELİ Üye Üye Hasan Tahsin GÖKCAN Kadir ÖZKAYA

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1