Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 5

70 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN KASIM 2021 tabi olmalıdır. Sonuç olarak, Çekya tarafından ileri sürülen iddialar, prima facie haklı bulunmuştur. Bu nedenle, prima facie durumun varlığına ilişkin koşul bu davada yerine gelmiştir. İkinci olarak, acil durumun sağlanmasına ilişkin Başkan Yardımcısı; nihai karar verilmeden önce Turow’daki linyit madenciliği faaliyetlerinin devam etmesinin Çek topraklarındaki yer altı suyu sevi- yesi üzerinde olumsuz etkilerinin olmasının yeterince muhtemel göründüğünü gözlemlediğini belirt- miştir. Bu faaliyetler, Çek topraklarındaki suların önemli bir kısmının Polonya topraklarına kesintisiz akmasına sebep olmaktadır. Çek topraklarında yeraltı su seviyesinde yaşanan bu bozulma ise, Çek halkının içme suyu tedarikini tehdit edebilir. Başkan Yardımcısı bu tür bir zararın ciddi olduğunu düşünüyor. Bu faaliyetlerin sürdürülmesinin bir sonucu olarak Çek topraklarında yeraltı suyunun aşırı kullanımına ilişkin bir risk olduğu, Polonya’nın bu faaliyetlerden kaynaklanan çevre üzerindeki olum- suz etkileri azaltmayı amaçlayan bir anti-filtreleme ekranının inşası gibi önemli bir iyileştirici önlemi benimsemiş olduğu gerçeğiyle birlikte kanıtlanmıştır. Ancak, böyle bir ekranın inşası 2023 yılına ka- dar tamamlanmayacaktır. Ayrıca, Başkan Yardımcısı, çevreye ve insan sağlığına verilen zararın ilke olarak geri döndürülemez olduğunu, çoğu durumda bu tür çıkarlara verilen zararın doğası gereği geriye dönük olarak ortadan kaldırılamayacağını hatırlatmıştır. Mevcut davada da, şu ana kadarki durumun böyle gözüktüğü, Çekya’nın esasa ilişkin olarak eylemi desteklense bile, bir kez yeraltı suyu seviyesindeki bozulmanın ve ilgili nüfusun içme suyu olmamasından kaynaklanan sayısız sonucun daha sonradan ortadan kaldırılamayacağı belirtilmiştir. Son olarak, Avrupa Birliği’nin çevre alanında yüksek düzeyde koruma politikasının temellerinden biri olan ihtiyatlılık ilkesi dikkate alınmalıdır. Bu şartlar altında Başkan Yardımcısı, aciliyet koşulunun sağlanmış gözüktüğünü belirtmiştir. Üçüncü olarak, Başkan Yardımcısı, menfaatleri tartarak istenen geçici tedbirlerin verilmesinin gerekli olup olmadığını incelemiştir. Özellikle, Polonya’nın geçici tedbir kararı verilmesinin teknolojik kon- figürasyon nedeniyle Turow elektrik santralinin geri dönüşü olmayan bir şekilde kapatılmasına yol açacağı iddiasıyla ilgili olarak, Başkan Yardımcısı; üye Devlet'in bu iddiayı kanıtlayamadığını ve bir elektrik santralinin aniden hizmet dışı kalmasının olumsuz etkileri olsa da elektrik şebekesi işletme- cilerinin bu tür bir kullanılamama durumunu telafi etmek için elektrik şebekesini dengeleyebileceğini belirtmiştir. Bu nedenle, Polonya, Turow’daki linyit madenciliğine ilişkin faaliyetlerin durdurulmasının enerji güvenliğine, Polonyalı tüketicilere sağlanan elektrik arzına veya sınır ötesi elektrik alışverişine gerçek bir tehdit oluşturacağı iddiasını yeterince ortaya koyamamıştır. Ayrıca, Polonya’nın enerji alanında önemli proje ve yatırımları gerçekleştirememesinden dolayı doğ- duğu iddia edilen zararı, hiçbir durumda çevre ve insan sağlığına ilişkin değerlendirmelerin önüne geçemeyecektir. Son olarak, Polonya tarafından iddia edilen, Turow madeninde, elektrik santralinde ve taşeron firmalarda çalışan işçilerin işsiz kalması nedeniyle oluşan sosyo-ekonomik zarar, istisnai du- rumlar dışında onarılamaz olarak kabul edilemeyecek maddi zarar teşkil etmektedir. Maddi tazminat, kural olarak, zarar gören tarafı bu zararın meydana gelmesinden önceki durumuna geri döndürebilir. Not: Mahkeme, bu davanın esasına ilişkin nihai kararını daha sonraki bir tarihte verecektir. Geçici tedbir kararı, esas davanın sonucuna halel getirmez. Not: Avrupa Birliği hukuku kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen bir Üye Devlete karşı açılacak dava Komisyon veya başka bir üye Devlet tarafından açılabilir. Divan, yükümlülüklerin yerine getirilmediğini tespit ederse, ilgili üye Devlet Mahkemenin kararına gecikmeden uymak zorundadır. Komisyon, üye Devlet'in karara uymadığını değerlendirirse, mali cezalar talep eden başka bir dava açabilir. Ancak, bir direktifin iç hukuka aktarılmasına ilişkin tedbirler Komisyona bildirilmemişse, Di- van Komisyonun önerisi üzerine ilk karar aşamasında ceza verebilir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1