Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 5
40 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN KASIM 2021 AB şirketleri almakta. Böylece söz konusu ülke bir eylem planına sahip olmakta, AB şirketi hem teknik hem de finansal olarak güçlenmekte. Bu tip projelerde sağlanan proje bütçesinin %90’nın üzerindeki bir kısmı fon sağlayıcı ülkelere geri dönmekte. Bu desteklerin mevcut durumuna baktığımızda Türki- ye AB’den en fazla fon sağlayan AB dışı ülke olmakla beraber en çok ihale alan 10 şirket içinde yer alan şirketimiz yok (https://europeaidcontracts.com/). Kısaca, sadece kamunun gücü ve düzenlemeleri ile bu iş yürümez. İklim değişikliği ile mücadelede özel sektörün harekete geçirilmesi ve güçlendirilmesi şart. İklim değişikliği sektörünün önemli bir ayağı da kentsel alanlar ve burada ortaya çıkan iş fırsatları. İk- lim değişikliği ile ilgili son zamanlarda düzenlenen etkinliklerin temelinde bu konu var. Kentlerin iklim değişikliğine uyumu için ne yapılmalı. İklim değişikliğinin temel kaynağı sera etkisi nedeniyle sıcak- lıktaki artış. Sıcaklık artışı kentsel alanlarda ısı adası etkisi denilen çevresine göre daha yüksek oranda bir ısınmayı ifade ediyor. Buna karşı ise en temel çözüm yeşil alanların kalite ve oranını artırmak. Bunun dışında yüzlerce farklı çözüm seçeneği de düşünülebilir, uygulanabilir fakat öncelik bu temel çözümde olmalı. İstanbul’un İklim Eylem planına baktığımızda tam olarak bunu görüyoruz (https:// www.iklim.istanbul/). Sera gazı envanterleri, yazılımlar, senaryolar vs. Bir tek temel çözüm ortada yok. Yani yeşil alanların artırılması. Bu aslında bizi yine deniz salyası konusuna getiriyor. Çözüyormuş gibi yapmak ve ötelemek. “Çok güzel bir eylem planımız olsun, içinde her şey olsun, gören beğensin”. Artık var. Peki ya İstanbul’da iklim değişikliğine uyum sağladığımızdan emin miyiz? Biz o kadar emin değiliz çünkü rakamlar öyle söylemiyor. İstanbul ve Ankara dahil 28 ili kapsayan çalışmamıza göre (Çeler ve ark., 2021), zaman içinde orman- ları ve yeşil alanları kaybediyoruz. Şekil 1a, 1b. Türkiye genelinde orman alanı yüksek 28 il ve il merkezinin 2000-2020 dönemi arazi kullanım değişikliği. Soldaki grafik il bazında değişim, sağdaki şehir merkezindeki değişim. 2000-2020 döneminde analize tabi 28 ilde yerleşim alanları ve barajlar ciddi oranda artarken mera alanları daralmış (Şekil 1a), şehir merkezlerine geldiğimizde ise geçirimsiz yüzeylerin (yol, çatı, vb.) tek yıllık tarım alanlarını işgal ettiğini görüyoruz. İstanbul için durumun daha acıklı olduğunu söyle- memize gerek yok sanırım. Son 20 yılda il genelinde yerleşimler 150 000 ha’a yakın miktarda bozuk orman alanları ve tek yıllık tarım aleyhine artış göstermiş (Şekil 2a), İstanbul şehir merkezinde ise tek yıllık tarım arazilerinin yaklaşık 1000 hektarı yapılaşmış görünüyor (Şekil 2a). Üstelik diğer 27 ille karşılaştırıldığında en düşük kişi başı orman alanına sahip ilimiz konumunda (Ek-1).
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1