Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 5
34 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN KASIM 2021 ve araçlarının kurumsal ve yasal olarak kesin çizgilerle belirlenmesini, görevin gerektirdiği personelin seçimi ile göreve getirilmesinin objektif kriterlere göre yapılmasını ve bu görevlilerinin performansla- rının denetlenmesini gerektirmektedir ki, idare denetim görevini yerine getirmezse ve bu nedenle bir zarar doğarsa, oluşan zarardan dolayı idarenin sorumluluğuna gidilmesi gerekir. 6. Çevre Kanunu’na göre idarenin (kamu kurum ve kuruluşlarının) önemli yetki ve görevleri Çevre kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesine ilişkin genel olarak görev ve yetkileri öngören en temel yasa, Çevre Kanunu’dur. Kanunun "kirletme yasağı" başlıklı 8. maddesine göre ‘’Her türlü atık ve ar- tığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve ben- zeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.’’ Bu hüküm uyarınca, atıkları, alıcı ortama veren, depolayan, taşı- yan, uzaklaştıran kişiler kirletendir. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre; ‘‘Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür- ler.’’ Bu fıkrada “kirleten” ile “ilgililer” farklı yükümlülük öngörülen sorumlulardır. İlgililere, “kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda” kirlenmeyi önleme görevi verilmiştir. İlgililerin kirletenden farklı olduğu açıktır ancak, bundan yetkili kamu görevlilerinin mi anlaşılması gerektiği açık değildir. Kanuna göre idare; meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları (ve herkes) ile birlikte, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi amacıyla görevlendirilmiş, bu konuda alınacak tedbirlere ve belirle- nen esaslara uymakla yükümlü kılınmıştır. (ÇK md. 3/a) Kanunda öncelikle T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı “idare” olarak öngörülmüştür. Pek çok hükümde Bakanlığa ve yerel yönetimlere, farklı yetki ve görevler verilmiştir. Çevrenin ko- runması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmakla (ÇK md. 3/b), meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla (ÇK md. 3/c), yükümlüdür. Ayrıca Kanun'da çıkarılması öngörülen yönetmeliklere ve diğer hukuki düzenlemelere ilişkin usul ve esasları belirle- mek görevi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aittir. Bunun yanı sıra, Bakanlık'a verilen en önemli görevlerden bir diğeri de; ülke fizikî mekânında, sürdü- rülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nü- fusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazındaki 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânlarının yapılması, yaptırılması ve onay- lanmasıdır (ÇK md. 9/b). Bir başka önemli görev ise, doğal kaynakların ve varlıkların korunması, kirliliğinin ve tahribatının önlenmesi ve kalitesinin iyileştirilmesi için gerekli idarî, hukukî ve teknik esasların belirlenmesidir (ÇK md 9/g). Çevre kirliliğinin kaynağı olan atıkların arıtılmasına ve bertaraf edilmesine ilişkin her türlü kural koyma, izleme ve denetim yükümlülüğü de Bakanlık'a verilmiştir. Çevre Kanunu'nda idari yaptırımları uygulama yetkisi de açıkça belirtilmiştir. Çevre Kanunu’nun “İdari cezalarda yetki” başlıklı 24. maddesine göre; “Bu Kanunda öngörülen idarî yaptırım kararlarını verme yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aittir. Bu yetki, 12 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca dene-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1