Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 5
28 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN KASIM 2021 Bakanlık tarafından hazırlandığı düşünülen İklim Kanunu taslağında “küresel ortalama sıcaklık artışı limitinin sanayi öncesi döneme göre 2°C altında tutmak; ilave olarak ise bu artışın 1,5°C’nin altında sınırlandırılmasına katkı sağlamak” ibaresi bulunmaktadır. Kanun, bu amaç hükmüyle, daha yasalaş- madan güncelliğini yitirmektedir. Zira, henüz 1,1°C’lik bir artış ile bile aşırı iklim olayları yaşanmaya başlamışken, olayın ciddiyetini “anlamama” anlamına gelen bir ifade ile Kanun’un çıkarılması yerinde olmayacaktır. Tarafımızca, “ İklim İçin Büyük Türkiye Buluşması ” ile belirlenmesi istenen iklim değişikliği politika- sına dair hükümler içeren maddeler Kanun’da bulunmakla beraber, tamamıyla çeviri kokan ve bu haliyle daha baştan “ uygulanamama ” güçlüğü içeren bu hüküm ve düzenlemeler, katılımcılıktan da uzak belirlendiği için, soruna çözüm olamayacaktır. Kanun taslağı ile süreci yönetmek üzere kurulmak istenen “ İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Ko- ordinasyon Kurulu ”; üyeleri itibariyle katılımcılıktan uzak (TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD üyelerinin olduğu Kurul’da Türkiye Barolar Birliği, TÜRK-İŞ, TMMOB yoktur) , oluşum ve yapısı itibariyle etkin çalışma ve kararlarının uygulanma yeteneği sınırlıdır. İklim değişikliğine “piyasa temelli çözümler” olarak emisyon ticareti sistemi (ETS), teşvikler ve diğer çözümleri (enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji sertifikası ticareti, sonuç odaklı finansman, kapsamlı kredilendirme mekanizmaları) tanımlayan Kanun taslağının somut bir tarih, uygulamaya geçiş tak- vimi içermemesi de gözönüne alındığında, yukarıda da belirttiğimiz gibi, uygulanması beklenmeyen bir sürecin tasarlandığını akla getirmektedir. AB İklim Kanunu’ndan esinlenen ve çoğunlukla çeviri kokan bu kanun taslağının son yaşanan müsilaj tehdidi, orman yangınları ve seller ile ölü doğduğu düşünülmektedir. Zaman yitirilmeksizin, konunun teknik uzmanları ile kanun yapma tekniğine hakim hukukçuların (AYM, Danıştay, Yargıtay ve TBB) , alanda çalışan çevre hukuku akademisyenleri ile biraraya gelerek, yeni bir çalışma yapmaları ve yıl bitmeden önümüzdeki yıllara dair yol haritasını çizme ve uygulanma gücüne sahip bir iklim kanu- nunun TBMM’den geçirilmesi gerekmektedir. BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan raporlar, giderek yetkin- leşmekte ve öngörülerinin doğruluğu çok kısa zamanda anlaşılmaktadır. Son raporla birlikte, bölge- sel değerlendirmelere de yer verilmesi, Türkiye için kısa, orta, uzun vadeli risk değerlendirmeleri yapılmasına imkan verir hale gelmiştir . Ülkemizin yakın geleceğinin nasıl şekilleneceği, nerelerde kuraklık, nerelerde aşırı yağış ve seller oluşacağı, deniz seviyesinin yükselmesinden en çok etkilene- cek yerlerin nereler olduğu, ne kadarlık bir yükselme beklendiği ve bu yükselmelerin gerçekleşmesi halinde yurttaşların can ve mal güvenliklerinin nasıl etkileneceği konularında sürekli olarak çalışmalar yapan bir kurumsal yapıya ihtiyaç vardır. İklim değişikliği ve bununla mücadele için sürdürülebilirlik ekseninde yeni bir yol haritası belirlen- mesi, ülkenin başta enerji politikası olmak üzere, sanayi, turizm ve diğer temel politika alanlarında yeni strateji belgeleri, yol haritaları hazırlanmasını gerektirmektedir. İklim meselesini içermeyen ve/ veya ikincil gören mevcut politika, strateji belgeleri geçersiz hale gelmiştir. Karbon salınımının 2050 yılına kadar ciddi bir oranda azaltılması için, başta kömürlü termik santraller olmak üzere ciddi karbon salınımına sebep olan tesislerin, belli bir program dahilinde kapatılması,
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1