Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 5
27 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN KASIM 2021 Önümüzdeki Seçenek; En Büyük Soruna En Anlamlı Yönetim Modeli Olan Hukuk Devleti ile Çözüm Üretmek T.C. Anayasası’nın 2.maddesinde belirtilen ilkelere uygun, demokratik bir yönetim anlayışı temelinde, giderek büyüyen iklim ve çevre sorunlarına karşı “hukuk devleti” ni tüm kurum ve kurallarıyla hareke- te geçirmek gerekmektedir. Pandemi sürecinin genelgelerle yönetilmeye çalışılması gibi, kuraklık, yangınlar, seller ve müsilaj tehditlerine karşı da idari kararlarla süreç yönetilmeye çalışılmaktadır . Bu, yanlıştır. Sorunlar, sivil toplum görüş ve katkılarına açık süreçlerin sonunda hazırlanacak yasa teklifleri ile TBMM önüne getirilmeli, her yönüyle tartışılmalı ve nihayetinde kabul edilecek bir yasa ile çözüm bulunmalıdır. Katılımcılık, şeffaflık ve hesap verilebilirlik temelli bu hukuk devleti süreci, bu afetler kadar yıkıcı sonuçları olabilecek komplo teorileri, yalan haberler ve manipülasyonlara verilecek en demokratik cevap olacaktır. Yöntem olarak hukuk devleti esas ve enstrümanlarının kullanılması, gerek Devlet, gerek yurttaşlar, gerekse de STK’lar açısından vazgeçilmez önemde olacak, meselenin özüne daha rahat ilerlememizi, motivasyon ve odağımızın dağılmamasını sağlayacak, daha kalıcı çözümler üretmemizi teşvik ede- cektir. Ötesinde, bütün toplumu kapsayacak bir yapı ile sorunun tartışılması ve çözümler üretilmesi; yetki, görev ve sorumlulukların paylaşımı noktasında şu anda yaşanan sorunlara çare olacaktır. Son olarak orman yangınları sürecinde olduğu gibi, insanların “bir şeyler yapma/yapabilme” isteğinin, şeffaflık eksikliğinden kaynaklı olarak kamu idarelerine duyulan güvensizlikle birleşmesiyle , hiçbir bilgi, deneyim ve tecrübesi olmayan kişilerin yangın sahalarına gitmesine, sosyal medyadan yapılan ger- çek ve izan dışı paylaşımlarla destek değil köstek olma noktasına gelinmesine, canla başla yangınları söndürmeye çalışan Orman Genel Müdürlüğü personelinin motivasyonunun zedelenmesine, sorunun özünden uzaklaşılarak karmaşa ortamı yaratılmasına sebep olmuştur. Yurttaşlar ve STK’lar, katılım- cılık ve şeffaflık temelinde alınan kararlara dair Devlet tarafından verilen söz, taahhüt ve uygulamayı izlemeli, denetlemeli, sorgulamalı ve eksik/hatalı olan işlemlere karşı gerek idari, gerekse yargısal süreçleri devreye sokmalıdır. Giderek etki ve kapsamı büyüyen, çevre sorunu olmaktan çıkıp bir varoluş sorunu haline dönüşen meselede, demokratik hukuk devleti esaslarının dışlanması, yasal idare ve etkin kamu hizmeti anlayı- şından uzaklaşılması, bütün iyi niyetli çaba ve girişimleri anlamsızlaştıracaktır. İklim değişikliğine sorununun esasına dair çözüm noktasına baktığımızda ise; iklim değişikliğinin bir numaralı sebebi olan karbon salınımının düşürülmesi için net sıfır karbon hedefi belirlenmesi, bu- nun için de temiz üretim teknolojileri ve yeşil enerji kaynaklarına yönelim ile sera gazı salınımlarının mümkün olduğunca azaltılması, tamamlayıcı olarak da ormansızlaşma eğiliminin tersine çevrilmesi ile mümkün olduğunca ağaç dikilerek ve toprağın, denizlerin ve sulak alanların karbon depolama kapasitelerini arttırmak için çalışmak gerekiyor. AB’nin “ Yeşil Mutabakat ” ile 2050 yılında karbon nötr hale gelme hedefi, bugün için büyük bir hedef görünmekle beraber, yaşanan son gelişmeler ile dönüşümün hızlandırılması zorunluluğu ortaya çıka- bilir. Ülkemizin de, hızla bu noktaya gelmesi ve kendi “ yeşil proje ”sini ortaya koyması gerekmektedir. Bunun ilk ayağı olacak İklim Kanunu’nun hızla yasalaştırılması önem kazanmıştır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1