Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 4
40 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN NİSAN 2021 menin yanı sıra salt ekonomik zararları da tazmin edebilmek de mümkün olabilecektir. Esasen Yargıtay da 1984 tarihli bir kararında İstanbul Boğazında çarpışan iki tankerin sebep olduğu deniz kirlenmesi sonucunda balıkhaneye gelen balıkların azalması nedeniyle Belediye’nin yoksun kaldığı vergi tutarının tanker donatanlarından tazminine hükmederek salt ekonomik zararların tazminini kabul etmişti. 7 Çevre müdahaleleri sonucunda karşılaşılabilecek bir diğer zarar türü ise kişi varlığı zararları dır. Bu kapsamda kirliliğin bir kişinin bedensel bütünlüğünü ihlâl etmesi durumunda zarar gören TBK m.54 uyarınca tedavi masraflarının yanı sıra kısmen veya tamamen çalışma gücünün kaybından ve ekono- mik geleceğinin sarsılmasından doğan zararlarını da isteyebilecektir. Zarar görenin çalışma gücünün geçici olarak kaybı hâlinde, bu dönemdeki yoksun kalınan kazancın istenmesi mümkündür. Çalışma gücünün sürekli kaybında ise ileride elde edebileceği tahmin edilen kazancın istenmesi de mümkün- dür. Öte yandan, kirliliğin bir kimsenin ölümüne sebep olması durumunda ise, TBK m.53 uyarınca kirleten defin masraflarını, ölüm derhal gerçekleşmemişse tedavi masraflarını ve çalışma gücünün kaybından doğan zararları, ölüm sonucunda ölenin desteğinden yoksun kalanların uğradıkları zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Son olarak belirtilmelidir ki, salt ekolojik zararların yani herhangi bir hak sahibine tahsis edilmemiş olan doğal varlıkların, eski hâllerine getirilmesi imkânsız veya ancak uzun zaman içinde mümkün olabilecek şekilde bozulmaları sonucunda oluşan zararların Türk hukuku bakımından tazmini, mevcut düzenlemeler çerçevesinde mümkün değildir. Ancak Yargıtay’ın zarar gören doğa varlıkları adına kayyım sıfatıyla Devlet ve diğer ilgili kamu tüzel kişilerinin tazminat davası açabilmelerine olanak tanıyan kararları da bulunmaktadır. Örneğin, Yargıtay İstanbul Boğazı'nda iki tankerin çarpışması sonucunda denize dökülen petrol ürününün İstanbul Boğazı ve çevresinde ekolojik yapıya verdiği zararın Devlete tazminini kabul etmiştir. 8 Ayrıca başka bir kararda ise bir çimento fabrikasının tüm canlılara zarar veren zehir, gaz ve toz atıklarıyla ilgili olarak belediyenin zararın önlenmesi ve tazmi- nat ödenmesi talebini de kabul etmiştir. 9 Tazminat Davası Çevre Kanunu’nda tazminat davasını açmaya yetki kişiler bakımından herhangi bir sınırlamaya gi- dilmediğinden çevre kirliliğinden zarar gören gerçek ve tüzel kişilerin tazminat davası açabilmeleri mümkündür. Yine zarar gören konumundaki davacının kamu tüzel kişisi olması da imkan dahilindedir. Açılacak tazminat davasında davalı kirleten olacağından öncelikle kirletenin belirlenmesi gerekecek- tir. ÇK m.3’deki kirlenme masraflarından sorumluluk kapsamında çevreyi kirletenin yanı sıra çevreyi bozanların da sorumlu oldukları açıkça belirtilmiştir. Aynı şekilde, m.28’deki kirleten ifadesinin çev- reyi bozanları da kapsadığını kabul etmek gerekir. Nitekim ÇK m.2’de yer alan tanım uyarınca çev- reyi kirletenler, faaliyetleri sırasında veya sonrasında doğrudan veya dolaylı olarak çevre kirliliğine, 7 Bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2.4.1984 tarihli ve E. 5273, K. 7266 sayılı kararı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 15.5.1984 tarihli ve E. 792, K. 4746 sayılı kararı. 8 Bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 15.5.1984 tarihli ve E. 792, K. 4746 sayılı kararı. Bkz Hâluk Tandoğan, “2872 sayılı Çevre Kanununa Göre Çevrenin Kirletilmesinden Doğan Sorumluluk”, Yargıtay Dergisi, 1986, c, 12, sy. 45-46, s. 31-56 9 Bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 25.12.1981 tarihli ve E. 14350, K. 14955 sayılı kararı.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1