Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 4

33 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN NİSAN 2021 seçme-eleme sürecinde halkın bilgilenme ve katılımı söz konusu değildir. Bu faaliyetler ancak “ÇED gereklidir” kararı sonrası ÇED’e tabi hale geldiğinde katılımcı bir süreçle değerlendirilebil- mektedir. Ancak Bakanlığın paylaştığı nihai karar istatistikleri uygulamanın katılımdan epey uzak olduğunu bizlere göstermektedir. • Zaten sınırlı sayıdaki faaliyet için uygulanan halkın katılımı aşamasının etkin olabilmesinin ön ko- şulu, katılımcıların mümkün olan en erken aşamada, yaygın ve nitelikli şekilde bilgilenmeleridir. • Bu noktada karşımıza çıkan ilk sınır, yatırımın olası çevresel etkilerine maruz kalacak halkın faaliyet sahibince hazırlanan ÇED raporuyla sınırlı bilgiler ışığında fikir sahibi olmasının bek- lenmesidir. Nitekim Yönetmelik bilgi ve belgelere erişimi sadece yatırımcı için öngörmüştür. Bakanlık yatırımcıyı bu süreçte üstün ve yönlendirici bir konuma getirerek, halka sunulan bil- ginin manipüle edilebilmesine olanak sağlamaktadır. • İkinci sınır projelere dair çevresel bilginin kapsamına ilişkindir. Halkın tek bilgilenme kaynağı olarak kurgulanan ÇED raporunun dayandığı bilgi, belge ve veriler kamunun elinde bulunanla sınırlı olup mevzuat yetkili otoriteye projenin barındırabileceği risklere veya çevresel koşullara ilişkin elde olmayan bir bilginin, verinin toplanmasına yönelik özel bir çaba gösterme ödevi yüklememiştir. Halbuki insan yaşamı ve çevresel yaşam koşulları üzerinde önemli etkileri ol- ması nedeniyle ÇED sürecine tabi tutulan bir faaliyete ilişkin çevresel bilginin kapsamlı, ileriye dönük ve güncel olması zorunludur. • Üçüncü sınır anlaşılır bilginin kamusallaştırılma zamanına ilişkindir. Her ne kadar halkın ilk bil- gilendirildiği aşama sürecin başında, halkın katılımı toplantısı öncesinde öngörülse ve bilginin kamusallaştırılmasına dair yöntem ve usullerin iyileştirilse de, ÇED gibi uzmanlık isteyen ve ağırlıklı olarak teknik bilgiler barındıran bir süreçte kamusallaştırılan bilginin halkın kolaylık- la anlayabileceği yalın bir dil içermesi, kısa, anlaşılır ve objektif şekilde sunulması önemlidir. Ancak uygulamada teknik olmayan özetin çoğunlukla teknik dil sadeleştirilmeden, rapordan “kes-yapıştır” şeklinde hazırlandığı görülmektedir. Bu durum halkın katılımı toplantısı öncesi bilgilenmeyi oldukça sınırlandırmakta ve halkın katılım toplantısını özünde yatırım hakkında halkı bilgilendirme toplantısı olarak işlev görmesine neden olmaktadır. • ÇED Yönetmeliği özünde halkın bilgilenmesi toplantısı olarak gerçekleşen halkın katılımı toplan- tısı haricinde inceleme-değerlendirme aşamasında da halkı sürece dahil etmektedir. Ancak bu aşamada halkın bilgilenme ve katılımına tanınan süreler sistematik biçimde azaltılmıştır. Halbuki giderek çeşitlenen, kompleks hale gelen çevre sorunları karşısında hacmi artan ve teknik bilgi ve verilerle dolu olan ÇED raporlarının analizi daha uzun bir zaman dilimini gerektirmektedir. Bu durum halktan gelen ve nihai karar aşamasında sadece göz önünde bulundurulan eleştirilerin, önerilerin ve görüşlerin niteliğini de doğrudan etkilemektedir. Halkın bu aşamadaki katkısı deta- ya inmeyen ve öznelleştirilememiş genel tespitlerden, ilke ve kuralların hatırlatılmasından öteye geçememektedir. Dolayısıyla halkın ortaya koyduğu görüş, öneri ve eleştiriler yatırım kararını de- ğiştirme gücüne sahip olamamaktadır. • Katılımın tamamlayıcı koşulu olan etkili başvuru hakkıyla ilgili karşımıza çıkan

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1