Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 4
28 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN NİSAN 2021 rının oluşumu öncelikle, bu konuda çalışan, konusunda uzman donanımlı kişileri elzem kılmaktadır. Türkiye’de hukuk fakültelerinde çevre hukuku kürsülerinin kaldırılmış olması, çevre hukuku anabilim- dallarının olmaması, çevre hukuku dersinin seçmeli ders olarak yer alıyor olması, doçentlik başvu- rularında hukuk temel alanı altında çevre hukuku alanının bilim alanı olarak yer almıyor olması gibi olumsuzluklar göz önünde bulundurularak; 21 çevre hukuku üzerine çalışan akademisyen ve hukukçu- ların sayılarının arttırılması yönünde adımlar atılmalıdır. Yargısal başvuru hakkı ve yargısal düzeyde çevre haklarının sağlanması ve korunması konularında da bu husus destekleyici bir rol oynayıp; ‘çevre ihtisas mahkemeleri’ (ki günümüzde özellikle iklim davaları AB düzeyinde ve dünyada epeyce bir yer tutmakta; 22 ekokırım Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’ne uluslararası bir suç olarak kabul edilsin diye çalışmalar yapılmaktadır 23 ) gibi bu alanda özel usul ve esaslarla yargılama yapacak mekanızma- ların oluşturulmasına olanak sağlayabilir. Diğer bir husus ise, AB müktesebatının ya da uluslararası mevzuatın iç hukuka aktarımının doğrudan, ne yazık ki çoğu zaman yabancı dilden doğrudan çeviri şeklinde yapılmasından vazgeçilmesi gerekti- ğidir. Bu durum, iç hukuka aktarılan düzenlemenin uygulamada benimsenmemesi, içselleştirilmemesi ya da zaten uygulama araçlarının olmamasından /düşünülmemiş olmasından dolayı tam/doğru bir şekilde uygulanmaması sonucunu da doğurmaktadır (ki bu hususlar bu konuda uzman hukukçuların yetiştirilmesi ve istihdamı ile büyük ölçüde çözülebilir). Üçüncü bir husus ise, yönetişim ilkesinin bir gereği olan ‘katılımcılık’ prensibini her alanda ama özel- likle çevre gibi multidisipliner-paydaşların tümünün az ya da çok işbirliği yapma zorunluluğu olan- bir alanda, etkin bir şekilde uygulamanın gerekli olduğu gerçeğidir. 1982 Anayasası 56(2). maddesi (ayrıca Çevre Kanunu, md.3(a)) maddesi) de “çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek” devlete ve vatandaşlara ait bir ödevdir diyerek, bu ödevin herkes tarafından ve özellikle süreci doğrudan etkileyenler - yasa koyucular, politika yapıcılar ve idareciler tarafından yerine getirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Son olarak, Türkiye’nin çevre hukuku&politikaları alanındaki çalışmalarına genel olarak bakıldığında, ekonomik büyüme ile çevresel koruma arasındaki dengeyi sağlama konusunda zorluk çekildiği; eko- nomik büyüme kapasitesi konusundaki kaygılar nedeniyle kalkınmaya yönelik hedeflerin çevresel kaygıların önünde tutulabildiği görülmektedir. Oysa ki, ‘kalkınma ve ekonomik büyüme lehine çev- reden ve sürdürülebilirlikten ödün vermeden’ hareket etmenin, çevre hukuku ve politikalarının hem yapım hem uygulama aşamasında temel prensip olarak benimsenmesi gerekmektedir ki, bu da ilk olarak belirtilen ‘eğitim’ konusuyla yine doğrudan bağlantılıdır. Sonuç olarak, bu alanda farklı düzeylerde (uluslararası/bölgesel/ulusal) çalışabilecek; hususi olarak çevre hukuku konusunda uzmanlaşmış, ehil, ‘sürdürülebilir çevre hukuku’ yapımı ve uygulanmasına (hem idari hem yargısal süreçlerde) katkı sağlayabilecek hukukçuların yetiştirilmesi ve istihdam edil- mesi sorunların merkezinde yer almaktadır. 21 Türkiye Barolar Birliğ(TBB) Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’nın konuyla ilgili bildirisi için bkz. https://www.barobir- lik.org.tr/Haberler/cevre-hukuku-anabilim-dali-kurulmasi-ve-docentlik-bilim-alanlari-arasina-cevre-hukuku-eklenme- si-ist-81583. 22 Urgenda Davası (Hollanda), https://www.urgenda.nl/en/home-en/; Halkın İklim Davası (AB), https://peoplesclimatecase. caneurope.org/; Gençlerin İklim Davası, http://climatecasechart.com/case/juliana-v-united-states/; Yüzyılın Davası (Fran- sa), http://climatecasechart.com/non-us-case/commune-de-grande-synthe-v-france/ gibi örnekler verilebilir. 23 Ekokırım konsunda bkz. https://www.stopecocide.earth/making-ecocide-a-crime.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1