Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 3

30 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ARALIK 2020 Avrupa Komisyonu’nun 2020 Yılı Türkiye Raporu’nda Çevre ve İklim Değişikliği Değerlendirmesi 6 Ekim 2020 tarihinde Brüksel’de açıklanan, Avrupa Komisyonu 2020 Türkiye Raporu, beklenildiği üzere, özellikle bazı alanlarda ciddi eleştiriler içeriyor. Bu nedenledir ki, hemen akabinde, 7 Ekim 2020 tarihinde T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklama ile, Rapor’un “ … bu sene de AB’nin önyargılı, yapıcılıktan uzak ve çifte standartlı yaklaşımını yansıttığı, bu Rapor’da da AB’nin yerine ge- tirmediği sorumluluk ve taahhütlere değinmeksizin temelsiz argümanlarla ülkemizi eleştirdiği, özellik- le yönetim sistemimiz, seçimler, temel haklar, bazı yargı kararları ve idari kararlarla terörle mücadeleye yönelik olarak alınan meşru önlemlerin haksız ve orantısız şekilde eleştirildiği” ifade edilmiştir. Kendi isteğimizle yürütüp belirli noktaya getirdiğimiz AB üyelik sürecine bağlılığımız devam ettiği sürece, uymayı taahhüt ettiğimiz kural ve ilkelere yönelik bu tür değerlendirmelerin, eksikliklerimi- zin tespiti ile dışarıdan nasıl göründüğümüzün anlaşılması açısından büyük önem taşıdığını kabul etmek gerek. Bu nedenle, Rapor’un özellikle alanımızı ilgilendiren başlığına dikkat çekmek isteriz. Rapor’un 27. faslı “ Çevre ve İklim Değişikliği ” başlığını taşıyor. AB’nin iklim ile ilgili eylemleri, sür- dürülebilir kalkınmayı ve çevrenin korunmasını teşvikti ettiğini belirterek başlayan Rapor’da iklim değişikliği, su ve hava kalitesi, atık yönetimi, doğa koruma, endüstriyel kirlilik, kimyasallar, gürültü ve sivil koruma konularına ilişkin hükümler ele alınıyor. Türkiye’nin belirli düzeyde “hazır” olduğunu tespit eden Rapor’da, ilerleme kaydedilmeyen tek alan iklim değişikliği olarak görünüyor. En önemli çevre, ötesinde Dünya’nın sorunu olan iklim değişikliği konusunda hiçbir somut hedefin belirlenmemiş oluşu, bir ulusal strateji oluşturulmaması ve Paris Anlaşması’nın onaylanmamış oluşu bile, Rapor ile yapılan tespitleri doğruluyor. Rapor’un “Yönetişim” başlıklı bölümünde, Kanal İstanbul projesinin ulusal ve yerel düzeyde Cum- hurbaşkanı ile muhalefet partileri arasında ‘hararetli’ tartışmalara neden olduğu yazılırken, Belediye Kanunu’nun, sivil toplumun yanı sıra, yerel kamu kurumları ve vatandaşlar arasında bağlantı yolları öngördüğü ancak meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşları bir araya getirmeyi ve belediyelerin karar alma sürecine katkıda bulunmayı amaçlayan “Kent Konseyleri”nin birçok belediyede, büyük ölçüde işlevsiz kalmaya devam ettiği , değerlendirmesi yapılmıştır. Rapor’un T.C. Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı tarafından yapılan resmi olmayan çevirisinden “Çevre ve İklim Değişikliği” başlığını taşıyan 27.fasıl kısmını bilgilerinize sunuyoruz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1