Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 3

22 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ARALIK 2020 Yazımızın konusunu oluşturan “İklim Değişikliğinin Doğal Afetlere Etkisi”ni irdelersek : UNDRR tarafından yapılan çeşitlendirmede Doğal Afetler; jeolojik ( deprem - volkanik aktiviteler - kuru kütle hareketi ) meteorolojik ( fırtına-yüksek sıcaklıklar-sis ), hidrolojik ( sel-toprak kayması- dalga hareketleri ), biyolojik ( hayvan kazaları-salgın-böcek istilası ), klimatolojik (kuraklık-kontrol edileme- yen yangınlar-buzul gölü patlaması) ve dünya dışı olaylar (çarpma etkisi-uzay kaynaklı hareketler) şeklinde sınıflandırılmıştır. 5 BM açıklamasına 6 konu araştırmalardan; afetlerin, • yüzde 40’ından fazlasını sellerin, • yüzde 28’ini fırtınaların, • yüzde 8’ini depremlerin, • yüzde 6’sını aşırı sıcakların, oluşturduğu duyurulmuş, devamla, afetlere etken ana unsur olan iklim değişikliklerine bağlı olarak; • 1980-1999 yılları arasında 3.656 iklim olayı meydana gelmiş iken, • 2000 - 2019 yılları arasında bu sayı neredeyse ikiye katlanmış ve 6.681 iklim olayı yaşandığının tespit edildiği, vurgulanmıştır. Şüphesiz, atmosfere salınan sera gazlarının etkisiyle her geçen gün giderek artan farklılıkları ile küre- sel ısınmaya bağlı iklim değişikliklerinin de doğal afetlere etkide büyük rol oynadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Buzulların erimesi, deniz seviyelerindeki artışlar, kuraklık, sıcaklıkların mevsim normal- lerinin çok daha üzerine çıkması, fırtına-sel gibi girift bir ilişki içinde bulunan değişikliklerin tümüyle yeryüzü ve yeraltında meydana gelen hareketliliğe yadsınamaz etkisi bulunmaktadır. Jeolojik, hidrolojik ve meteorolojik afetlere etkisi bulunduğu sabit olan tüm bu değişiklikler; aynı zamanda “biyolojik” afetlerin de hızla yayılmasına zemin hazırlamaktadır. Günümüzün en büyük fela- ketlerinden koronavirüsün yayılma hızı, tüm Dünya genelindeki etkisi ile küresel salgın hale gelmesi düşünüldüğünde “tehlike”nin boyutu bir kez daha gözler önüne serilmekte. Tabii ki bu girift ilişkide; taşıt kullanımı, yakıt çeşitliliği gereklilikleri yerine getirilmeksizin işleyen ve denetimsiz gelişen sanayileşme süreci, doğanın-doğal kaynakların korunmayışı ve tüketim çılgınlı- ğıyla ‘insan’ın en aktif rolün sahibi olduğu muhakkak. “ Gezegenimize iklim değişikliği gibi feci bir hediye sunmuş durumdayız. ” 7 diyen S. W. Hawkins’in bah- settiği gibi, bu gidişata yön vermek yakın zamanda gerçekleştirilebilecek gibi görünmese de yüzyıllar boyunca etkisini sürdürecek bir tehlikenin önüne geçmek ve bekleneni geciktirmek adına çaba sar- fetmede de aktif rol yine “biz”lere düşüyor. “.. Ortak bir kimlik oluşturmak için en iyi katalizör ortak düşmandır ve artık insanlığın en az üç ortak düşmanı var. Nükleer savaş, iklim değişikliği ve teknolojik sıçrama. .” 8 olduğu gerçeğinden hareketle, ortak bir düşman ile karşı karşıya olduğumuzu unutmadan; ‘tek evimiz’e sahip çıkma temennisi ile .. 5 https://www.emdat.be/publications, UNDRR Press release on the report “The Human Cost of Disasters 2000-2019” 6 https://news.un.org/en/story/2020/10/1075142 7 Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar, Stephen W. Hawking, syf.138 8 21. Yüzyıl İçin 21 Ders, Yuval Noah Harari syf.124

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1