Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 3

16 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ARALIK 2020 Sözleşme metninde çevre hakkı olmamasına rağmen bu sözleşme ile kurulan ve uluslararası önemli bir yargı organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen bazı davalarda ise, AİHS’de bulunan diğer insan haklarına atıf yapılarak, dolayısıyla mevcut insan hakları ile çevrenin korunma- sı arasında bağlantı kurularak karar verildiği görülmektedir; örneğin, Rayner/Birleşik Krallık davası (AİHM, 1990); Özel ve diğerleri/ Türkiye davası (AİHM, 2015) gibi. Ulusal düzeyde ise, dünya ülkelerinin pek çoğunun ulusal mevzuatının kamuoyunun da etkisiyle çevre hakkının bazı formülasyonlarını veya devletin çevresel yükümlülüklerini detaylandırmayı doğrudan ya da dolaylı bir şekilde içermektedir. Çevre hakkı konusundaki ilk önemli ulusal girişimin 1969 yılın- da Amerika Birleşik Devletleri [ABD]’nde Ulusal Çevre Politikası Yasası’nın hazırlanmasıyla olduğu görülmektedir. Bu dönemde çevre hakkının federal anayasada düzenlenmesi yönünde ortaya çıkan talepler, Fransa ve Almanya’daki çevreci partilerin önem kazanmasıyla birlikte daha da önem kazan- mıştır. Özellikle 1980’lerde çevre hakkı ayrıca Şili (1980), Ekvador (1983), Brezilya (1988) ve Türkiye (1982) gibi ülkelerin anayasalarına girmiştir (Güneş, 2019: 149). Türkiye’de 1982 Anayasası’na kadar, Anayasa ve diğer hukuki belgelerde çevresel sorunlara doğru- dan bir bağlantı olmasa bile, çevresel kaygılarla ilgili gelişmelerin incelenmesi çevrenin korunması için etkili politikaların sağlanması, geliştirilmesi ve sürdürülmesi konusunda bir niyet belirtisi olarak değerlendirilebilir (zira, Milli Parklarla ilgili gelişmeler 1958’e kadar uzanmaktadır). 1982 Anayasası ilk kez dolaylı olarak çevre hakkına atıfta bulunmuş ve bunu bir insan hakkı olarak garanti etmiştir (Savaşan, 2020a:10). 1982 Anayasası (Madde 56 (1))’na göre: “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” Bu nedenle, 1982 Anayasası dolaylı olarak çevre hakkını vatandaşlara sağ- lıklı bir ortamda yaşama hakkı veren bir insan hakkı olarak ifade etmektedir. Çevre Kanunu, Madde 3 (e) uyarınca (2006 değişikliği ile birlikte) ise çevre hakkından katılım hakkı vasıtasıyla beraber doğ- rudan bahsedilmiştir (Savaşan, 2020b: 38, 51). Madde 3’e göre: “Çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkı esastır. Bakanlık ve yerel yönetimler; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlüdür.” Görüldüğü üzere, günümüzde çevre hakkını içeren artan sayıdaki ulusal anayasalar olmasına rağmen, pozitif uluslararası hukukta çevre hakkı açıkça ve doğrudan sıkça belirtilmemiştir. Bununla birlikte, çevrenin mevcut insan hakları kuralları ile korunması çevresel korunmasının kapsamını dar hale ge- tirmektedir; çünkü bu durumlarda çevresel bozulmanın kendisi merkezi sorun olarak yer almamakta; daha ziyade mevcut bir hakla bağlantılı olarak var olmaktadır. İnsan hakları kataloğuna eklenmek üzere asli koruma sağlayan bir hak iddiası durumunda ise bazı zorluklar ve tartışmalar- insan haklarının sayısının artması, insan-merkezli bakış açısına eleştiriler, çevre hakkı teriminin kullanımına yönelik zorluklar, kapsamın belirlenmesi ile ilgili zorluklar- günde- me gelebilir; hatta bu zorlukların bazıları diğer insan hakları açısından dikkate alınmayan zorluklar -coğrafi sınırlamalar, zamansal sorunlar- olabilmektedir (ayrıntılar için bknz. Savaşan, (-)). Çevresel haklar kavramı üzerinden konuya bakıldığında, ilk boyutta karşımıza çıkan mevcut insan hakları kurallarının çevrenin korunması bağlamında yeniden formüle edilmesi ile sağlanan usuli güvencelerdir (1. Bilgi edinme hakkı; 2. Katılım hakkı; 3. Adalete erişim). Dünya Doğa Şartı’nın 23. prensibi bu duruma örnek olarak gösterilebilir (BM, 1982). Ancak, bu hususta çok daha ayrıntılı bir düzenleme olarak, 1998 tarihli çevresel konularda bilgiye erişim, çevresel karar verme sürecine hal- kın katılımı ve yargıya başvuru sözleşmesinden (Aarhus Sözleşmesi) özellikle bahsedilmelidir (BM, 1998). Zira, Aarhus Sözleşmesi’nde çevresel bilgi ve belgelere erişim, çevresel karar alma süreçlerine

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1