Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 3

9 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ARALIK 2020 Değerli arkadaşlar, Gelin açık olalım: kaosa doğru düşüşümüzün temelinde insan faaliyetleri yatmaktadır. Bu da yine insan davranışlarının bu durumu çözmeye yardım edeceği anlamına gelmektedir. Doğa ile barışmak, 21. yüzyılın tanımlayıcı ödevi olmalıdır. Bu, her yerde ve herkes için en önemli öncelik olmalıdır. Bu bağlamda, pandemiyi atlatmak bir fırsat olabilir. Umut ışığını aşı olarak görebiliriz. Ancak gezegenimiz için bir aşı yok. Doğanın kurtarılmaya ihtiyacı var. Salgının üstesinden ge- lirken, iklim felaketini de engelleyebilir ve geze- genimizi restore edebiliriz. Bu destansı bir poli- tika testidir. Ancak en nihayetinde bu ahlaki bir testtir. COVID tedavisi için gerekli olan trilyon- larca dolar para, gelecek nesillerden ödünç alı- nan paradır. Her kuruşuna kadar. Bu kaynakları, onları çökmüş bir gezegende, dağ gibi borçları sırtlarına yüklediğimiz politikalara kilitlemek için kullanamayız. “Yeşile geçiş” yapmak için zaman geldi. Dünya ekonomisini basitçe sıfırlamak yerine onu dönüş- türme şansımız var. Yenilenebilir enerji ile hareket eden sürdürülebilir ekonomi yeni iş sahaları yara- tacak, daha temiz bir altyapı ile dirençli bir gelecek sağlayacaktır. Herkesi kucaklayan bir dünya, insan- ların daha sağlıklı olmasını ve insan haklarına tam saygı duyarak, sağlıklı bir gezegende itibarlı bir şekilde yaşamalarını sağlamaya yardımcı olacaktır. COVID’den kurtulmak ve gezegenimizi onarmak aynı madalyonun iki yüzü olmalıdır. Değerli arkadaşlar, İklimin aciliyeti ile başlamama müsaade edin. İk- lim krizleri ile mücadele ederken kaçınılmaz olan üç durum ile karşı karşıya bulunuyoruz. İlk olarak; önümüzdeki otuz yıl içinde küresel iklim zararsız seviyeye ulaşmamız gerekiyor. İkincisi, küresel finansmanı, dünyanın detaylı iklim eylemi planı olan Paris Anlaşması’nın hemen arkasından ge- lecek şekilde sıraya koymalıyız. Üçüncü olarak, dünyayı, özellikle de en hassas ülkeleri ve insan- ları iklim etkilerinden koruyabilmek için önemli atılımlar yapmalıyız. Bunları sıralayacak olursak. İlk olarak iklim zarar- sız hale gelmek ve sera gazı emisyonunun sıfır- lanması. Son zamanlarda, önemli pozitif gelişme- ler görmekteyiz. Avrupa Birliği, 2050 yılına kadar ilk iklim zararsız kıta olmayı taahhüt etti ve ben 2030’a kadar emisyonlarını 1990 seviyelerinin en az yüzde 55 altına düşürme kararı verileceğini de düşünüyorum. Birleşik Krallık, Japonya, Kore Cumhuriyeti ve 110’dan fazla ülke 2050’ye ka- dar iklim zararsız olmayı taahhüt etti. Yeni gelen Amerika Birleşik Devletleri hükümeti de tama- men aynı şeyi hedeflediklerini açıkladı. Çin ise bu hedefe 2060’tan önce ulaşacaklarını taahhüt etti. Bu durum, önümüzdeki yılın başları için, küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 65’inden ve dünya ekonomisinin yüzde 70’inden fazlasını temsil eden ülkelerin, iklim zararsız olmak bakı- mından iddialı taahhütlerde bulundukları anla- mına geliyor. Bu ivmeyi harekete dönüştürmek zorundayız. Birleşmiş Milletler’in 2021 yılı için temel hedefi, gerçek bir “Küresel İklim Zararsız Koalisyonu” oluşturmaktır. 2021’in yeni bir tür sıçrama yılı olabileceğine ke- sin olarak inanıyorum. İklim zararsız olmaya iler- leyen ciddi bir sıçrama yılı. Tüm ülkeler, şehirler, finans kurumları ve şirketler 2050 yılına kadar net olarak sıfır emisyona geçiş planını benimse- melidirler. Ana yayıcıları, doğru yolda ilerlemek ve bu vizyona ulaşmak için şimdi kararlı adımlar atma yolunda öncülük etmeye teşvik ediyorum ki bu da, küresel emisyonları 2010 yılındaki se- viyelere kıyasla 2030 yılına kadar yüzde 45 ora- nında azaltmak anlamına geliyor . Taahhüt Edilen Ulusal Katkı Beyanı’nda bu husus açık olmalıdır. İster tüketici olsun, ister üretici, ister yatırımcı, her birey üzerine düşeni yapmalıdır. Teknolo- ji bizim lehimizedir. Sağlam ekonomik analizler de bizimle müttefik durumdadır. Bugün faaliyet gösteren kömür santrallerinin yarısından fazlası,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1