Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

59 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 Kararlar larının işletilmesi ve yıkama-eleme tesisi yapılması, kirletici özelliğe de sahip olması, hem yerüstü ve hem de yeraltı suyu potansiyeli doğal dengesi de yok olacaktır. Yukarıdaki haritada gösterilen bes- lenme alanı kazı ile tahrip olacaktır. Çevredeki kuyuların yeraltı su potansiyelini beslenme alanı tahrip olması nedeniyle yok edecektir. Yapılmış ve yapılacak yüzey suyu barajlarının (Türkmenli ve Seymen) su potansiyelini ciddi anlamda beslenme alanının tahrip olması nedeniyle etkileyecektir (Çevre düzeni planı haritasında belirtildiği gibi davalı saha beslenme alanında). Bu bölge güneydeki tarımsal alan ve kuyuların yağmur sularının beslenme alanını oluşturmaktadır. Beslenme alanının tabanındaki Ergene Formasyonunun akifer (su taşıyan) katmanlarını oluşturmaktadır. Çevre düzeni planında 2.11.6.1. Yeraltı Suyu Beslenme Alanları (YAS) başlıklı kısımda; bölgedeki yüzeysel akış ve yeraltı suyu beslenmesi ku- zeyden güneye doğru olduğu belirtilmektedir. Bölgenin hemen aşağısında çiftlikler ve konut alanları var. Buradaki yaşayan her türlü canlı hem yüzey sularını hem yeraltı suyunu kullanmaktadır. Bunların kirletilmemiş ve su kaynaklarının kesilmemesi gerekmektedir. Bunu teyit edici ifadeler 2.11.6.1.in alt maddelerinde (a, b, c, d) belirtilmiştir. Resmi kurumlarla bunun izleneceği ve kirletilmelere, aşırı kulla- nılmalara izin verilmeyeceği belirtilmiştir. İşletme usullerinde bir başka konu ise, şu anda yapılmış işletmecilikte görülmekte; yüksek açılı şev bırakamazsınız, dolayısıyla şevler heyelana uğrayarak çevreye zarar verecektir. Ormanlar yağış alanı bölgeleridir. Projede ciddi bir sayıda ağaç kesileceğinden bahsedilmektedir. İklim değişiklikleri de dikkate alınırsa, sera etkisi yapacak ve yağışların azalmasına da neden olacaktır. Böy- lece yeraltı ve yerüstü suyu beslenme alanını etkileyecektir. Gelecekteki kuşaklara (çocuklarımıza ve torunlarımıza) aktaracağımız doğal bir çevre kalmamaktadır. Günümüzde tüm kaynakların (uzun yıllar sonucu oluşmuş ormanlar, yerüstü suları, yeraltı suyu akifer sistemi) yavaş yavaş yok edilmesi ile geleceğe dair ciddi zarar verme gerçekleşecek ve bundan 30-50 yıl sonra kaynaksız bir doğa ile karşı karşıya kalınması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle projenin uygulanması neticesinde doğal jeolojik yapıyı bozacağı, yeraltı ve yerüstü su havzalarının onarılamayacak şekilde zarar göreceği düşünülmektedir. ... dava konusu alanın üt ölçekte kısmen orman alanı ve kısmen Tarımsal Açıdan Birinci Öncelikli (Mutlak) Korunacak Alanlar olduğu, Çorlu Havaalanı nedeniyle Askeri Yasak ve Güvenlik Bölgesi kapsamında kaldığı, ayrıca yeraltı su kaynakları bakımından dikkat edilmesi gereken bir bölgede bulunduğu görül- mektedir. ... Konunun tarımla ilgili yönüne gelince, dava konusu alanın 1/25.000 ölçekli planda mutlak tarım ala- nı olarak tanımlandığı, ancak yatırımcı kuruluşun kullanımında bulunan doğudaki “İzinli ÇED Alanı” içinde kalan mevcut ocağın bir kısmının da yine aynı planda mutlak tarım alanı olarak tanımlanmış olmasına rağmen ocak olarak faaliyete geçebildiği, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanımı konusunda yetki sahibi olan toprak koruma kurullarında tarım konusunda uzmanlığı bulunan üyelerin (ziraat mühendisi) “azınlıkta” kalmaları nedeniyle tarım alanlarıyla ilgili “korumama” yönünde kolay- lıkla kararlar çıkabildiğinin sayısız örneği bulunmaktadır. Bu eğilim nedeniyle ülkenin 280.000 km2’lik tarım topraklarının 40.000 km2’si son 40 yıl içinde tarım dışı kullanımlarla ortadan kalkmış durumda- dır. Madencilik faaliyetleri ertesinde orman alanlarının rehabilitasyonu konusunda örneklere rastlansa

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1