Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

5 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 SANAYİLEŞEN TEKİRDAĞ’DA ÇEVRE VE KENT HAKKININ KORUNMASI VE SINIRLARI Av. Cansu YARAN FİLİZ- Av. Büşra GÜRBÜZ Tekirdağ Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Üyeleri Ergene Havzasının güney kesimindeki en büyük kent olan Tekirdağ, Güney Ergene yöresinden ve kuzeyden gelen yolların Marmara Denizi'ne ulaştıkları yerde, geniş bir körfezin kıyısına kurulmuş, tamamı Trakya topraklarında yer alan ve iki denize kıyısı olan bir il olarak jeopolitik olarak oldukça önemli bir yerde bulunmaktadır. 2014 yılında üretilen 1:1.000.000 ölçekli Türkiye Mülki İdare Bölüm- leri haritasından yararlanılarak hesaplanan yüzölçümlerine göre, Tekirdağ’ın yüzölçümü 6190 km 2 ’dir. Trakya ulaşım ağının tam ortasında yer alan Tekirdağ, verimli tarım arazilerine sahip olmanın avantajı ile yıllar içinde tarım kenti halini almıştır. Bu bağlamda, ülkenin ayçiçek ihtiyacının önemli bir yüzdesi Tekirdağ’dan karşılanmaktadır. Bunun yanı sıra alternatif olarak buğday ve kanola üretimi yapılmak- tadır. Ancak ulaşım ağının merkezinde yer alması ve fiziki şartlarının uygunluğu, bu ili sanayinin de odak noktası haline getirmiştir. Böylece sahil ve tarım kenti olan bu il; kontrolsüz sanayileşme ile beraber, göçlerin hırpaladığı, her geçen gün kent kişiliğinin bozulduğu, kültürel erozyonun yaşandığı yorgun bir kente dönüşmüştür. Dar anlamda kentleşme, kırdan kente bir nüfus hareketini; geniş anlamda bir toplumdaki bu nüfus hareketini yaratan ekonomik ve sosyal yapıdaki değişimi ifade etmektedir. Hal böyleyken Tekirdağ’da hava kirliliği, toprak kirliliği, su kirliliği, kültürel kirlilik ve imar kirliliği kontrol edilemez noktaya ulaş- mıştır. Artan nüfusun ihtiyaçlarını sağlamak zorlaşmış, kent haklarını korumak ise imkânsızlaşmıştır. Günlük dilde çok kullandığımız ve belki de bu yüzden kabullendiğimiz çarpık kentleşme, kentlerin, nüfus patlaması sonucunda, plansız ve denetimsiz olarak, gelişigüzel, altyapısız, her türlü estetik kay- gıdan uzak bir şekilde merkezden dışa doğru büyümesidir. Çarpık kentleşmeyi kanserli bir hücrenin kontrol edilemez bir şekilde bölünmesine ve beraberinde diğer sağlıklı hücreleri de tahrip etmesine benzetmek mümkündür. Elbette çarpık kentleşme bir sebep değil, sonuçtur. Peki, bu noktaya nasıl gelinmiştir? Tekirdağ’daki verimli tarım arazilerinin imara açılması ile beraber sanayi, köklerini bu verimli arazilere salmıştır. Kanunlardaki boşluklar, denetimsizlik, şirketlerin kar maksimizasyonu amaçları, toplumun çevrebilimle ilgili vicdanının gelişmemiş olması, kültürel miras bilincinin yitirilmesi sonucunda toplu- mun sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ile kent hakkı zedelenmiştir. Bu durum, aynı zaman- da Anayasa ile güvence altına alınan hakları da ihlal etmektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1