Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

34 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 8. madde ise; özel hayata ve aile hayatına saygıyı koruma üzerinedir ki bu hüküm aslında çevre so- runları ile de yakından ilgilidir. Her ne kadar AİHS bu iki konu arasında direkt bir ilişki kurmuyor gibi görünse de, aslında çevresel tehlikelerin giderek daha da somutlaşması karşısında bunun sonuçları- nın bireylerin özel hayatlarını ciddi ölçüde etkileyeceği açıktır. Bireylerin yaşadıkları çevrelerin olası ciddi bir hasar görmesinin engellenmesi ve bu zararlardan korunması bakımından 8. madde mantıklı ve anlamlı adımlar atılmasını öngörmektedir. Madde 2 ve 8’de yer alan korumalar, yalnızca belirli şahısları değil, tüm toplumu bir bütün olarak ele almaktadır. Kısacası AİHS’nde bu maddeler devletlere ve hükümetlere ciddi sorumluluklar yükle- mekte, iklim değişikliği gibi ciddi ve hızlı bir biçimde gelişen bu tehlikeli durumu önlemek, bireylerin yaşama haklarını etkileyecek böylesi somut bir riske karşı mantıklı ve anlamlı adımlar atmaya yönlen- dirmeye çalışmaktadır. Mahkeme de bu hususları değerlendirirken, ülkelerin politikalarının ne derece tatmin edici olduğu, istikrarlı olup olmadığı ve yine atılan adımların doğru zamanda yapılmasını da göz önünde bulundurmaktadır. KÜRESEL SORUN VE ULUSAL SORUMLULUK Küresel boyutta kendini göstermekte olan bu tehlikeli iklim değişikliğine sebebiyet veren sera gaz- larının yayılımı, yalnızca Hollanda Devleti’nin sınırlarında etkisini göstermeyip, dünyaya dağılmakta olup bu durumun sonuçları tüm dünyayı etkileyecek niteliktedir. Hollanda, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) taraftır. Bu Sözleşme- nin amacı, atmosfere salınan sera gazlarını belirli bir seviyeye çekmeye odaklanarak, iklim sistemi de- ğişikliğini engellemektir. UNFCCC, tüm üye ülkelerin iklim değişikliğini engelleme konusu ve bununla ilgili özel bir takım sorumluluklar yüklenmesi önceliği ile kurulmuştur. Bu nedenle, her ülke kendinden sorumludur. Bu da bir ülkenin, kendi salınımının azaltılmasının, evrensel bazda ele alındığında nasıl olsa fazla bir etki yaratmayacağı fikrini ileri sürerek sorumluluk almaktan kaçınmasını engellemek amaçlıdır. Yine bu sorumluluk konusu aynı zamanda AİHS madde 2 ve 8 ile paralellik göstermekte ve olası bü- yük risk taşıyan iklim değişikliği durumunda Hollanda’daki birçok insanın yaşamını, refahını tehlikeye sokmak bakımından önem taşımaktadır. Kararda uyuşmazlığın evrensel boyutlarına dikkat çekilen noktalarda özellikle Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne atıf yapılmıştır: “İklim değişikliğinin evrensel boyuttaki bu hali, tüm ülkeler mümkün olabilecek en geniş çapta işbirliği yapmalarına ve elbette ki bunu da her birinin kendine özgü ekonomik, sosyal koşulları doğrultusunda, alabilecekleri sorumluluk oranında, kapasitelerinin elverdiği en etkili ve uygun yolla yapmaları gerek- mektedir.” BU KONUDA HÜKÜMETE YÜKLENEN ŞARTLAR VE ÜZERİNE DÜŞENLER NELERDİR? AİHM 2 ve 8. maddelerine uygun olarak devlete yüklenen pozitif yükümlülüklere yer verecek olursak, bunlar mutlaka bilimsel bir yaklaşım benimsemek ve uluslararası kabul gören standartları uygula- maktır. Bu bakış açısıyla durum değerlendirildiğinde IPCC raporları diğerleri ile karşılaştırıldığında ayrı bir öneme sahiptir. Bunun sebebi IPCC’nin iklim bilimi çalışmalarını, Birleşmiş Milletler bünyesinde bilim- sel bir organ ve hükümetler arası bir örgüt olarak yapıyor olmasıdır. IPCC’nin 2007 yılındaki raporu,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1