Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

32 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 Sonuç olarak Yüksek Mahkeme’nin 2020 yılındaki %25’lik azaltma ile var olan açığı kapatmaya yö- nelik bu kararı, hükümeti de ilave tedbirler almaya zorlamaya yöneliktir. Elbette bu azaltma 2015 ve 2016 yıllarında açılan kömür yakıtlı santrallerin de kapatılması anlamına gelmektedir. Aralık 2019’da Madrid’de gerçekleşen Bileşmiş Milletler İklim Zirvesi beklenen etkiyi göstermeyip başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hollanda Yüksek Mahkemesi kararının bu durumun neredeyse bir hafta sonrasında verilmiş olması da oldukça önemlidir. Yine, henüz bir ay önce, Kasım 2019’da gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nda, salınımların düşürülmesinin beş kata kadar hızlandırılması kabul edilmiş ve Paris Antlaşması’nın amacına ulaştırılması hedeflenmiştir ki bu durumun da kararda etkisi olduğu söylenebilir. Mahkeme kararına hukuki bakımdan genel bir çerçevede bakacak olursak, hem yerel mahkemede hem de temyiz mahkemesinde başlıca değinilen konular; yaklaşan tehlikeli iklim değişikliği ve ge- tireceği sonuçlar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bakımından korunması gereken insan hakları, evrensel bir sorun olan iklim değişikliği konusunda hükümetin alması gereken sorumlulukların ne- ler olduğu şeklindedir. Mahkeme, bu gerekçeler ışığında iklim değişikliği sorunu üzerine oluşturulmuş konu ile bağlantılı birçok uluslararası antlaşma ve dokümandan yararlanmıştır. Bunlardan; Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi(UNFCCC), IPCC (Hükümetler arası İklim Değişikliği Pa- neli) ve neticesinde yapılan değerlendirme raporları ve Paris Antlaşması kararın gerekçelendirilmesi bakımından en önemli dokümanlar arasında sayılabilirler. TEHLİKELİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GETİRECEĞİ SONUÇLAR Hem Urgenda hem de Hollanda hükümeti, iklim bilimi ışığında, yaklaşan ciddi bir tehdidin var oldu- ğunu, iklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda çok daha tehlikeli değişimlere yol açabileceğini doğ- rulamakta ve bu konuda uyuşmaktadırlar. Zaten var olan bu tehdit bakımından uluslararası toplum ve iklim bilimciler arasında büyük bir mutabakat bulunmaktadır. Ana hatlarıyla mahkemenin kararı ve Urgenda’nın üzerinde durduğu noktalar bakımından da konu- yu ele alacak olursak; içerisinde yüksek oranda karbondioksit bulunduran sera gazlarının atmosfere salınımı söz konusudur. Sera gazları yeryüzündeki ısıyı hapsetmektedirler. Son yüzyılda ve özellikle sanayi devriminden itibaren sera gazlarının salınımı ciddi boyutta artmış ve dünya gitgide daha da ısınmaya başlamıştır. Bu süreç içerisinde dünya sıcaklığı hemen hemen 1,1 derece artmış ve bu durum özellikle son 40 yılda kendini göstermiştir. Uluslararası toplum ve iklim bilimciler yeryüzündeki bu ısı artışının 2 dereceyi (yaklaşık 450 ppm) hatta son dönemde 1,5 (yaklaşık 430 ppm) dereceyi geçme- mesi konusunda geniş çapta anlaşmışlardır. IPCC’nin Dördüncü ve Beşinci Değerlendirme Raporlarına (AR4 The Fourth IPCC Assesment Re- port(2007)- AR5 The Fifth IPCC Assessment Report(2013-2014)) göre bu dereceden daha fazla ola- bilecek bir artışın, aşırı sıcaklık, kuraklık, sel, ekosistemlerin bozulması gibi ciddi sonuçları olacağı ve dolayısıyla gıda temini bakımından da tehlike yaratacağı, buzulların erimesi sebebiyle deniz seviyesi- nin de yükselmesine sebep olacağı belirtilmektedir. Aynı zamanda, tüm bunların sonucunda Hollan- da da buna dâhil olmak üzere yeryüzündeki bazı bölgelerde iklim değişikliklerinin ortaya çıkacağı ve böylelikle başta insan hayatı olmak üzere, yaşam kalitesinin ve yaşanılan çevrenin tehlikeye gireceği da açıktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1