Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

23 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 uluslararası barış ve güvenliğe tehdit olarak kabul edilebileceği fikrinin bir anlamda temellerini ortaya koymuştur (Cousins, 2013; Dedring, 2004; Fosci, 2016; Scott&Andrade, 2011; Sindico, 2007; Warren, 2015). BMGK’nin güvenlik tehditlerini geniş bir perspektiften değerlendirmesi 2000’li yıllarda da devam etmiştir. 3 Ayrıca bu dönemde “1373/1540 modeli” olarak tanımlanan, iklim güvenliği bağlamın- da emsal olabileceği düşünülen bir mekanizmanın ortaya çıktığı görülmektedir (Scott&Andrade, 2011:220-221). 4 Bu mekanizma ile BM’ye üye tüm devletlerin uyması zorunlu kurallar koyulabilirken; gerekli olması halinde ulusal mevzuatlarda değişiklik yapma zorunluluğunun; uygunluğun sağlanıp sağlanmadığının üyelerin raporlamasına bağlanmasının; yine uygunluğun sağlanıp sağlanmadığının alt komiteler tarafından denetlenmesinin ve hatta denetim sonucu aykırılık tespit edilirse yaptırım uygulanabilmesinin önü açılmaktadır (Talmon, 2005; 5 Scott&Andrade, 2011:220-222). BMGK’nın son dönemde aldığı iki kararı da bu minvalde ciddi bir önem arz etmektedir: 1. 2017 yılında alınan iklim değişikliğinin Çad Gölü ve çevresinde ve Sahel bölgesinde çatışmalara ve istikrarsızlığa yol açtığına değinen 2349 sayılı karar; 2. 2018 yılında iklim değişikliği, ekolojik değişim ve doğal afetlerin olumsuz etkilerini Somali’nin istikrarını etkilen faktörler arasında sayan 2408 sayılı karar. Bu Kararlar, iklim değişikliğine doğrudan referans vermeleri bağlamında konu ile ilgili gelişimi ortaya koymaktadırlar. Ancak iklim değişikliğini açık ve doğrudan bir güvenlik tehdidi olarak ifade etme- mektedirler. Bu durum da aslında Konsey’in iklim değişikliğiyle ile ilgili konularda kendisini yetkili organ olarak tanımlamak istemediğini göstermektedir. Daha da önemlisi BMGK’nın olayları ele alışı aslında Çad Gölü havzası bölgesi hem de Somali devam eden silahlı çatışmalar üzerinden olmaktadır; doğrudan iklim güvenliği, iklim değişikliğinden kaynaklı güvenlik sorunları ele alınmamaktadır. BMGK’nın doğrudan konuyla ilişkilendirilebilmesi için ise, iklim güvenliği meselesinin BMGK günde- mine alınması ve uluslararası barış ve güvenliğe askeri olmayan tehdit olarak kabul edilip; Konsey’in görev alanına sokulması gerekmektedir. BMGK, üç farklı yol ile iklim güvenliğini görevi kapsamına alabilir (Voigt, 2009:298): 1. İklim değişikliğinin insan hakları üzerindeki etkilerine odaklanarak (ki dolaylı olarak silahlı çatışma durumunda bu husus dikkate alınmaya başlanmıştır, bknz. yukarıda BMGK 2408 ve 2349 sayılı Kararları); 2. İklim değişikliği rejimi veya geleneksel uluslararası hukuk çerçevesinde, temel bir uluslararası hu- kuk yükümlülüğünün ihlalini ileri sürerek (BMGK, 20 Temmuz 2011 tarihli Başkanlık Bildirisi’nde iklim değişikliği ile mücadelede temel araç olarak iklim değişikliği rejimini göstermiştir) 3. BM Şartı, 39. maddenin dinamik yorumu ile, yani iklim değişikliğinin sosyal ve ekonomik istikrar bağlamında barış ve güvenliği etkilediğini öne sürerek. 3 Bknz. 2010 tarihli 1908 sayılı BMGK Kararı; 2011 tarihli 1983 sayılı BMGK Kararı; 2014 tarihli 2177 sayılı BMGK Kararı. 4 Bknz. BMGK’nın 1373 sayılı terörle mücadele (2001) ve 1540 sayılı kitle imha silahlarının(KİS) yayılmasının önlenmesine ilişkin alınan kararları (2004). 5 Konsey’in kurulma amacına uygun olmayan bir “yasama rolü” üstlenerek yetki aşımına(ultra vires) neden olup olmadığına ilişkin bknz. Martinez (2008).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1