Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

16 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu kapsamda, idarenin (kamu kurumlarının) iklim değişikliğine ilişkin görevlerini öncelikle belirlemek ve bu görevlerini layıkıyla yerine getirip getirmediklerini görmek gerekir. İklim değişikliği ile ilgili mevzuat 12 T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile kamu ve özel gerçek ve tüzel kişilere birçok yükümlü- lük getirmektedir. İdarenin bu görevini iyi yapmaması, geciktirmesi veya hiç yapmaması durumunda açılacak davalar idari yargı mercilerinde görülebilir. Bu çerçevede idarenin iklim değişikliği konusunda sorumluluğuna hükmedilebilmesi için, kamusal bir hizmetin görülmesi sonucu ortaya çıkan bir zarar ve zarar ile idarenin eylemi arasındaki nedensellik bağının farklı biçimde incelenmesi söz konusudur. İdare doğrudan zarar verici eylemi gerçekleştir- mese bile yasadan doğan görev ve sorumluluklarını yerine getirmediği için özellikle, gerekli önlem- leri almasına yönelik denetim ve kontrol görevini yapmadığından dolayı sorumlu olacaktır. Davacılık Sıfatı (Ehliyet) İptal davası yoluyla yargı yoluna başvurulabilecek iklim değişikliği davalarında kimler davacılık sıfa- tını taşıyabilir? 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) ben- dinde iptal davalarının; idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılabileceği ifade edilmiş olup, ilk inceleme konularının düzenlendiği 14. maddenin 3/c bendinde dilekçenin eh- liyet yönünden inceleneceği, 15. maddenin 2/b bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği öngörülmüştür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesi; “Medeni Haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir” ve 51. maddesi; “Dava ehliyeti, medeni haklar ı kullanma ehliyetine g ö re belirlenir” hükümlerini öngörmektedir. Diğer bir ifade ile objektif dava ehliyeti, Türk Medeni Ka- nunu’nun hak ve fiil ehliyeti hükümlerine göre belirlenecektir. Sübjektif ehliyet koşulu ise menfaat ihlali olup, bu menfaat davanın açıldığı sırada ve devamı süresince olması gerekir. Sonuç olarak, iptal davası açabilmek için bir hakkın ihlal edilmesi koşulu değil, idari yargılama huku- kuna özgü bir ehliyet kuralı olan menfaat ihlali yeterli sayılmıştır. Bu menfaatin dava konusu işlem- le davacı arasında kurulan meşru, güncel ve kişisel bir menfaat olması gerekir. İdari yargı mercileri, uyuşmazlığın niteliğine göre menfaat ilişkisinin varlığını ve sınırlarını tespit etmektedir. Meşru menfaat hukuki bir durumdan ortaya çıkan, hukuka ve ahlaka aykırı olmayan, diğer bir ifade ile hukuken ileri sürülebilen menfaattir. Menfaatin güncel olması ise, dava açıldığında ve devamı süresince oluşmuş ve var olan bir menfaat ihlalini ifade eder. Yakın gelecekte gerçekleşeceği kesin olan menfaat (muhtemel menfaat) de güncel menfaat olarak kabul edilmektedir. Menfaatin kişisel olması da, idari işlemin doğ- rudan veya dolaylı olarak ilgili kişinin menfaatini etkilemesidir. Kişisel menfaatin tespiti çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda daha da önem kazanmıştır. 13 Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Türkiye’de “iklim değişikliği” davalarını (iptal davasını) kimlerin açabileceği ve davacılık sıfatı belirlenecektir. 12 Uluslararası düzenlemeler dışında iç hukuktaki düzenlemeler şunlardır: Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönet- melik, Ozon Tabakasını İncelten Maddelere İlişkin Yönetmelik, Florlu Sera Gazlarına İlişkin Yönetmelik. 13 Daha geniş bilgi için bkz. Süheyla Suzan Gökalp Alıca, Çevrenin Korunmasına İlişkin İptal Davalarında Kişisel Menfaat Kavramı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 2018 (139), sh. 165-220.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1