Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

15 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 ler oluşturduğunda, onların uygunluğunu veya özel uygulamalarını sorgulamaya çalışan davalar takip etmiştir. Bu nedenle, kanun koyuculara ve politika belirleyicilere iklim değişikliği konusundaki yakla- şımlarında daha kararlı ve eksiksiz olmalarını amaçlayan davalar da açılmıştır. Ayrıca, yasal ve düzen- leyici eylemsizliğin bıraktığı boşlukları doldurmaya çalışan davalar da açılmaya devam edegelmiştir. Türk Hukukunda İklim Değişikliği Davaları Yargılanabilme (Dava açabilme) Açısından Değerlendirme İklim değişikliği davaları, devletin bu konudaki yükümlülükleri çerçevesinde değerlendirileceğinden, ancak idari yargı mercilerinde iptal davası veya tam yargı davası şeklinde açılabilecektir. Diğer bir ifade ile “idari uyuşmazlıkları” çözmek için “idari yargı mercilerinde”, “idari davalar” açılmak zorun- dadır. Türk Hukukunda idarenin yargısal denetimi, idari işlemlerin doğru ve usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığına ilişkin olup, bu denetim iptal davas ı yoluyla gerçekleştirilmektedir. İptal davası yoluyla yargı, idarenin hukuk çerçevesinde hareket etmesini sağlayabilir ve sınırları aştığında işlemi- ni iptal edebilir. Diğer bir ifadeyle, idarenin (devletin) hukukun sınırları içerisinde hareket etmesini sağlayan dava türü, iptal davasıdır. İdari yargı sistemi, idarenin yargısal denetimini gerçekleştirmek üzere, adli yargının dışında kendine özgü yargılama usulü ve kuralları bulunan bir yargı düzenidir. İdari davalar, idarenin tasarruflarının hukuka uygunluğunun denetlendiği, kamu hizmetlerinin hukuka ve hizmet gereklerine uygun yerine getirilip getirilmediğinin denetlendiği davalardır. 1982 Anayasası’nın “yargı yolu” başlıklı 125 inci maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemleri- ne karşı yargı yolunun açık olduğu öngörülmüş ve idarenin “kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu” hükmü getirilmiştir. Bu kuralın temelinde Anayasanın 2 nci mad- desinde devletin niteliklerinden biri olarak belirtilen “hukuk devleti” ilkesi bulunmaktadır. Bu ilkeye göre idare, işlem ve eylemlerinde hukuk kurallarına uygun davranmak zorundadır. Bu çerçevede idari yargı, hukuka aykırı idari işlemi iptal etmenin yanı sıra tam yargı davası yoluyla, idare hukuku alanında ihlal edilmiş bir hakkın yerine getirilmesi, ya da uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkin uyuşmazlıkları da çözüme bağlamaktadır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinin 1/(b) bendinde belirtildiği gibi, “idari eylem ve i ş lemlerden dolay ı ki ş isel haklar ı do ğ rudan muhtel olanlar” tam yargı davasını aça- bilirler. Tam yargı davalarında, idarenin eylemi, işlemi, ihmali gibi çeşitli nedenlerle hakları zarara uğrayanlar, idari yargı yerlerinde, idareye karşı dava açarak kendilerine karşı yapılmış olan haksız- lığın giderilmesini isteyebilirler. Hukuki sorumluluğun müeyyidesi, idari faaliyetler yüzünden bozul- muş olan mali dengenin düzeltilmesi olup, genel anlamı ile tam yargı davası; idari faaliyetten ötürü hakları zarara uğrayanlar tarafından devlet veya diğer bir idari tüzel kişi aleyhine açılan tazminat davalarıdır. İdari bir işlemden doğan zarara karşı, zarara uğrayan kişi, İdari Yargılama Usulü Kanu- nu’nun 12 nci maddesi uyarınca tam yargı davası açabilir. 12 nci maddeye göre; “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurul- ması halin de verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra Change, Contribution of Working Group III [WG3] to the Fifth Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change, sh. 1049.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1