Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 2

9 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN ŞUBAT 2020 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DAVALARI Doç. Dr. Süheyla Suzan GÖKALP ALICA Hacı Bayram Veli Üniversitesi Dünya’da ve ülkemizde, çevre ve doğa koruma alanında bireylerin ve sivil toplum kuruluşlarının iti- razlarını ve iddialarını en iyi ileri sürebildikleri alan olarak, çevre koruma konusundaki uyuşmazlıklar ve buna ilişkin hukuki mücadeleler gelmektedir. Bu mücadelelerin başında da “İklim Mücadelesi” gelmektedir. İklim değişikliği dünyamız üzerindeki etkilerini arttırdıkça iklim mücadelesi de daha fazla kendini göstermekte ve çeşitli araçlarla sesini duyurmaya çalışmaktadır. Bu mücadelelerin so- nuçlarının, etkilerinin çok yönlü olması, sağlık, tarım, enerji, ulaşım ve ekonomi gibi pek çok sektör ve alanı ilgilendirmesi nedeniyle hem önemini artırmakta hem de etkilerinin uzun süreli olmasını sağlamaktadır. Pek çok ülkede iklim değişikliği davalarını incelediğimizde, genel olarak iki tür dava olduğunu gör- mekteyiz. Birincisi hükümetlere açılan davalar olup, genel olarak hükümetlerin iklim değişikliğine ilişkin politikalarını sorgulamayı amaçlamaktadır. Diğeri ise iklim değişikliği sorunundan yola çıkarak tek bir projeye açılan davalardır. Esasen bu tür davaların etkisinin daha fazla olacağı açıktır. Çünkü ilk tür davaları yargı mercileri önüne götürebilmek ve mahkemelerin bu davaları görebilmesini talep etmek, birçok hukuk sisteminde mümkün değildir. Son on yıl içerisinde, iklim değişikliğine karşı ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemeler sayısında ve önem derecesinde artış olmuştur. Bu düzenlemeler yeni yükümlülükler getirdiğinden ve yeni gö- revler oluşturduğundan, bunların geçerliliğini veya özel uygulamalarını sorgulamaya çalışan davalar açılmaya başlanmıştır. Ayrıca, bu konuda kanun koyuculara ve politika yapıcılara iklim değişikliği konusundaki yaklaşımlarında daha kararlı ve eksiklerini tamamlamayı amaçlayan davalar ile yasal ve düzenleyici kurallara ilişkin eylemsizliğin bıraktığı boşlukları doldurmayı hedefleyen davalar da bulunmaktadır. Bu davalar pek çok ülkede yargı kararlarında tartışılmakta ve yeni bir takım ilkelere bağlanmaktadır. Ancak ülkemiz hukuk sistemi içerisinde kanun koyuculara ve politika yapıcıları iklim değişikliği konusunda olumlu davranmaya itebilecek veya davaların idari yargıda açılması mümkün değildir. Bütün bu açıklamalar çerçevesinde belirtmek gerekir ki, iklim değişikliği davaları - ve özellikle de sorumluluk davaları - küresel ısınmanın bir sonucu olarak dünyanın karşı karşıya kaldığı önemli so- runlara mucizevi bir çözüm getirecek şekilde her derde deva değildir. İklim değişikliği davaları, iklim eylemini güçlendirmek için bir araç olarak bölgeler arasında geniş- lemeye devam etmekle birlikte, etkisinin daha fazla kanıtlanmasına ihtiyaç duymaktadır. İklim de- ğişikliği davaları dünyanın en az 30 ülkesinde açılmış ve kaydedilen davaların dörtte üçünden fazlası Amerika Birleşik Devletleri’nde görülmüştür. Davalıların çoğu hükümetlerdir, ancak davalar gittikçe artan bir şekilde en yüksek sera gazı yayan şirketleri hedef almaya da başlamıştır. İklim deği- şikliğine ilişkin davalar yatırımcılar, aktivist hissedarlar, şehirler ve devletler tarafından da takip edil- mektedir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde iklim değişikliği davalarının miktar ve önemi artmaktadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1