Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 1

61 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN EKİM 2019 Kararlar dedildiği, bu kararların gerekçelerinin ise esas itibariyle ileride tamamlanacak bir arıtma tesisinin in- şasına girişildiği olgusuna dayanıldığı, halbuki başvurucunun özel ve aile hayatlarına saygı haklarının ihlaline yol açılması nedeniyle oluşan manevi zararların giderilmesinin başvurucunun anayasal hak- larının ihlali nedeniyle katlandıkları külfetin azalmasını sağlayacağı gibi benzeri yeni ihlallerin önüne geçilebilmesi yönünden caydırıcı bir etki oluşturması bakımından da önem taşıdığı, dolayısıyla tam yargı davası devam ederken iş termin planında öngörülen sürenin dolduğu ve şikayet edilen çevresel rahatsızlığın giderilmemiş olduğu dikkate alındığında, salt arıtma tesisinin ileride yapılacak olmasının anayasal hakları ihlal edildiği tespit edilen başvurucunun meydana gelmiş ve devam eden manevi zararlarının giderilmesi bakımından yeterli görülemeyeceği, çevresel rahatsızlığa kamu makamlarının yol açtığı hususu da gözetildiğinde, başvurucunun anayasal haklarına yapılan müdahale neticesinde oluşan manevi zararlarının karşılanmasına neden gerek olamadığı makul bir şekilde izah etmeyen derece mahkemelerinin kararlarının ilgili ve yeterli olmadığı, bu tespitler ışığında başvurucunun özel ve aile hayatına saygı hakkı bağlamında kamu makamlarının üzerine düşen pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği sonucuna varıldığı ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın Erzurum 1. İda- re Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmüştür. Bu itibarla, yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru sonucunda verildiği ihlal kararı üzerine, İdare Mahkemesince, kanalizasyon suyunun arıtılmadan akarsuya sa- lınmasından dolayı davacıların uğradığı manevi zararın davalı Belediyece tazmin edilmesine karar verileceği açık olmakla birlikte, takdir edilecek manevi tazminat miktarının belirlenmesinde, manevi tazminatın amaç ve niteliğinin dikkate alınması gerekmektedir. Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulması, yaşama gücünün ve sevincinin azal- ması, kişilik haklarının zedelenmesi, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarar uğramış olduğu kabul edilmektedir. Bu çerçevede manevi tazminat ise, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafif- letmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte olup, aynı zamanda tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir. Dolayısıyla, İdare Mahkemesince, manevi tazminat isteminin kabulü ile mirasçılar … ve … lehine top- lam 50.000,00-TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiş ise de; manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre, dava konusu olayın oluş şekli ve zararın niteliği göz önüne alındığında, takdir edilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğu sonucuna ulaşıldığından, bu durum dikkate alınarak yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; Erzurum 1. İdare Mahkemesinin 18.05.2018 günlü, E:2018/778, K:2018/984 sa- yılı kararın BOZULMASINA , dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1