Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 1

56 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN EKİM 2019 Kararlar Susuz çayında kirliliğin kanun koyucu tarafından öngörülen termin planı kapsamında kaldığını ve sürdüğünü, süre bitip planlama yerine geldiğinde su kirliliğinin önlenmesinin mümkün olacağını, süre bitmeden önce su kirliliğine müdahale edilmesine ilişkin yargı kararı yerine getirilmediğinde idare- nin sürekli dava tehdidiyle karşılaşacağını, su kirliliğinden kaynaklı bir zarar söz konusu ise, zararın kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmininin kabulünün gerektiğinin kabul edildiği görülmektedir. Nitekim, bu kapsamda davacı hakkında yapılan incelemede davacı adına kayıtlı hayvan bulunmadığı, ölen hayvanın (at) ölüm sebebinin akarsu olmadığı, davacının da zararı ispatlayıcı herhangi bir bilgi ve belgeyi de dava dosyasına sunmadığı açıktır. Anılan nedenler ile davacının tazminat taleplerinin mahkemece uygun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yaşam hakkı, sağlıklı çevre gibi hak alanlarında, bu alanın koruduğu hukuki menfaatin insan eli ile kontrol edilip müdahale edilemeyecek tezahürleri de bulunabileceği düşünüldüğünde, somut olaya uyarlandığında başvurucunun uğrayacağı risk, potansiyel tehlike ve zarar olasılığı gibi kavramlar kar- şısında kamu menfaati ile, müdahale edilen korunan menfaat arası dengenin belirlenmesinde yüksek titizlik ve aşırı hassasiyetin gerektiği açıktır. Somutta Belediye yönünden hareketsizlik bir hizmet kusuru ise de başvurucuda bu kusur karşısında olması gerekenden ziyade olanı, yani ihlalin yaşam kalitesine, aile hayatına etkisini açıklamak ve bel- gelemek zorundadır. Var olmuş, sonuçları elde edilmiş bu nedenle varsa kanıtlanmış ihlale uğramış hakların mağduriyetini ortadan kaldıracak giderim yolları hukuk zemininde mevcuttur. Başvurucunun, iddia ettiği tabii ihtiyaçları ve sağlıklı yaşamına müdahale edildiği suyun kirliliği kar- şısında bir gerçek ise de, Devlet yönünden üzerlerine düşen görev gereklerinin yerine getirilmesine ilişkin çabalarda, gözden uzak tutulamaz. O halde kamu müdahalesi ile zarar gören birey menfaat arası denge ölçeğinde zarar unsuru tanımının açıklığına ihtiyaç vardır. Somutta mahkeme kararı ile, iddiası gibi hiçbir maddi kayba uğramadığına ilişkin kesin hüküm bulu- nan başvurucunun bireysel başvuruda takip ettiği manevi tazminatın oluşum nedenleri açıklanmaya muhtaçtır. Kişiliğinin maddi yönüne yönelik ağır ve tahammül edilmez bir eziyet ya da olumsuzlukla karşılaştı- ğına ilişkin nesnel bir olgu yok iken bundan nasıl manevi nitelikli bir elem ve ızdırap duyduğu da izah edilmelidir. Zarar gideriminden ziyade karşılaşılan üzüntü, sarsıntı ve acıyı, psikolojik çöküntüyü açıklamada ye- tersiz kalan başvurucunun, mevcut zararın kendisi yönünden nelerden oluştuğuna ilişkin açıkça te- mellendirilmiş beyan ve belgeleri bulunmadıkça, başvuruda Anayasa’nın 20. maddesinin ihlal edildiği şeklindeki çoğunluk görüşüne katılmak mümkün olmamıştır. Üye Serruh KALELİ KARŞIOY GEREKÇESİ Kanalizasyon sularının arıtım yapılmaksızın akarsuya dökülmesi sebebiyle açılan tam yargı davasının reddedilmesi üzerine yapılan bireysel başvurunun kabul edilebilir olduğuna ve Anayasa’nın 20. mad- desinde güvence altına alınan özel ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Kararda, başvurucuların yaşadıkları köyün yakınındaki akarsuya belediye tarafından herhangi bir arı- tım yapılmadan kanalizasyon suyu döküldüğü, resmî makamların tespitlerine göre bu durumun o yö-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1