Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 1

55 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN EKİM 2019 Kararlar Başvurucu, bireysel başvurusunda köyde yaşanan su kirliliği nedeniyle hastalıklara yakalandığını, çevre sağlığının tehlikeye girdiğini ve sağlıklı yaşam haklarının ihlal edildiği nedeniyle Mahkememize başvurduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, başvurucuların yaşadıkları yerde mevcut akarsuya belediye kanalizasyonunun akıtıl- dığının Valilikçe tespiti ve bununda kirliliğe yol açtığının belirlendiği ve kamusal bu tasarrufun baş- vurucuların aile hayatlarına, maddi ve manevi varlıklarının korunma ve geliştirilmesi hakkına yönelik bir müdahale olduğu açık olduğundan, Devletin de bu hakları etkili koruma ve saygı gösterme pozitif yükü Anayasal bir güvence olduğu kabul edildiğinden, açıkça dayanaktan yoksun olmayan başvuru- nun KABUL edilebilirliğine karar verilmesi ve esastan incelenmesi gerekmektedir. Başvurucu Binali Özkaradeniz Susuz çayının kirletildiği ve karşı önlem alınmadığı, hastalıklara ya- kalandığı ve zararlarının giderilmediğini sağlıklı yaşama hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ise de başvurucu 2015 yılında vefat etmiş ve de başvuru mirasçılar adına devam etmiştir. Verilen ek dilekçe ile de muris bırakanın, başvuruda kullandığı hak ihlal kapsamı genişletilerek beledi- ye yetkilileri hakkındaki şikayete soruşturma izni verilmediği için AİHS’nin 13. ve köylerini terk etmek zorunda kaldıkları içinde mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarını da ileri sürmüştür. Başvurucu murislerinin genişletilmiş iddiaları yönünden değerlendirme olanağı yoktur. Esas olan sü- resinde yapılmış başvurunun başvurucu tarafından nitelemesi ve özün Mahkememiz tarafından hu- kuki tavsifidir.Bu nedenle konu, Anayasa’nın 17. maddesinde ifadesini bulan, kişinin maddi ve manevi varlığının korunması genel çerçevesi içinde yer alan, AİHS’nin 8. maddesini ilgilendiren ve başvuru- cunun hukuksal çıkarlarının değerlendirilmesinde, başvuru konusu olaya ilişkin olgu ve etki alanını karşılayan Anayasa’nın 20. maddesinde yer alan özel aile hayatına saygı çerçevesinde yer alan gü- venceleri yönünden incelenecektir. Somut olayda, Devletin kanalizasyon suyunun arıtılmadan başvurucunun köyünün yakınından geçen akarsuya salınmasını engelleme yükü açıktır. Bu görev gereği 5491 sayılı yasa ile 2006 yılında beledi- yelere arıtma tesisi yapma görevi getirilmiş ve tesisin on yıl içinde işletmeye alınması öngörülmüştür. Bunun Devletçe idari ilke ve ihtiyaç ve kaynak düzenine göre bir çevre sorununu gidermeye ya da önleme kapsamında ödevlerini yerine getirmeye yönelik bir çalışma/görev ifası olduğunda şüphe yoktur. Anılan ödevinde devletin öngördüğü planlama çerçevesinde yapılabileceği ve bu tercihte de kamu otoritesinin yüksek takdirinin mevcudiyeti de kabul edilmiş bir gerçektir Devletin bir sistem ve plan içinde yerine getirdiği tedbirler süreci, tamda ihlal edildiği söylenen hak- ların Anayasal güvenceleri yerine getirilirken, uğranılmış olan mağduriyetlerin ortadan kaldırıldığı söylenemeyecek ise de, varsa uğranılan zarar ve giderim sorum- luluğunun pozitif yük kapsamında kamu makamlarına ait olduğunda da şüphe yoktur. Başvuru konusu, talebi Erzurum 2. İdare Mahkemesinin su kirliliğinin derhal önlenerek gereken ted- birlerin alınması yönündeki talebinin zımnen reddine ilişkin işlemin iptali kararının, yerine gerilme- mesi üzerine uğradığını düşündüğü zararların giderimine ilişkin tazminat taleplerinin reddi üzerine kullandığı şikayet hakkıdır. Yani başvurucu, davasında iptal kararı gereği yerine getirilmeyince su kirliliğinin arttığını insan, hay- van sağlığı tehlikesinin söz konusu olduğunu, inek, at, koyun ve sayısız küçükbaş hayvanın telef oldu- ğunu, manevi acı çektiği için maddi ve manevi kayıplarının telafisini talep etmiş, mahkeme kararında

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1