Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 1

35 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN EKİM 2019 ya da konuta saygı hakkı üzerinde doğrudan bir etkide bulunmalı ve de çevresel rahatsızlık ciddi bir boyuta ulaşmış olmalıdır. Ancak burada somut bir zararın gerçekleşmesi aranmayacaktır. Dereceyi etkileyecek en önemli unsuru ise başvurucunun çevresel kirlilik kaynağına yakınlığı oluşturmaktadır. Söz konusu ilkelerin somut olaya uygulanmasında; derece mahkemelerinin ve valiliğin arıtma yapıl- maksızın kanalizasyonun akarsuya dökülmesinin sağlık açısından tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini belirlemiş olmalarına ve bölgede yaşayanların çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyor olmalarına dikkat edilmiş; böylece bu gerekçelerden dolayı çevresel rahatsızlığın madde 20 bağlamında inceleme ya- pılmasını gerektirecek ağırlıkta olduğuna karar verilmiştir. AYM yaklaşımına göre 20. Madde kapsamında devletin; sağlıklı bir çevrede yaşamayı sağlayan koru- yucu mevzuat oluşturma, denetleme yapma ve hem kirlenmenin önlenmesi hem de doğal çevrenin korunması ve geliştirilmesine yönelik olarak çevreyi koruyucu fiili tedbir ve faaliyetlerde bulunma yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerden yola çıkarak söz konusu olayda, daha sonradan arıtma tesisi yapılacak olmasının başvurucuların mağdur sıfatını ortadan kaldırmayacağı ve derece mahkemelerinin tazminat taleplerinin reddi için yeterli ve uygun gerekçeler ileri sürememiş oldukları tespit edilerek başvurucuların anayasal haklarının devlet işlemiyle ihlal edildiğine kanaat getirilmiştir. Netice itibariyle de Anayasanın 20. Maddesinin ihlal edildiğine ve yeniden yargılama yapılmasına karar verilmiştir. Bir başka başvuru olan Ahmet Bilgin ve Diğerleri başvurusunda 66 Giresun ilinde kurulacak HES pro- jesi için verilen ÇED olumlu kararının özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile konut hakkını ihlal ettiği iddia edilmiştir. Binali Özkaradeniz ve Diğerleri Başvurusunda ifade edilenden farklı olarak baş- vurunun 20. madde kapsamında değerlendirilebilmesi için aranan koşul için ilgili tesis, işletme veya sair faaliyet sonucu ortaya çıkan çevresel etkiler ile başvurucunun özel ve aile hayatı veya konutunu kullanım hakkı arasında gereğince sıkı bir bağın varlığının yeterli olduğu belirtilmiştir. Somut olay bağlamında başvurucuların köyde baraj suyu altında kaldıkları ve HES projesinin bulundukları bölge üzerindeki etkilerinin ilk derece mahkeme raporlarında tartışılmış olduğu değerlendirilmiştir. Dolayı- sıyla da, iddianın madde 20 ve 21 kapsamında incelenmesi gerektiğine karar verilmiştir. 20. ve 21. madde kapsamında devletin özel hayata saygı hakkını etkili olarak koruma ve bunlara saygı gösterme şeklinde pozitif yükümlülüğünün bulunduğu; söz konusu pozitif yükümlülüğün, anayasal hakların korunmasına yönelik maddi yükümlülüklerin yanı sıra ilgililerin çevresel mesele ile ilgili usulî yükümlülükleri de içerdiği ifade edilmiştir. Kararda bahsedildiği üzere bu usulî yükümlülükler; etkili idari ve yargısal yollara başvuru imkânı tanınması, sürece dâhil olan tarafların menfaatlerinin titizlikle değerlendirilmesi ve ilgili tarafların sürece etkin katılımının sağlanması olarak belirlenmiştir. Söz ko- nusu ilkelerin somut olaya uygulanmasında ise dikkat edilenler; başvurucuların çevresel bilgilendirme sürecine katılım olanağı bulamadıklarına dair şikayetlerine ilişkin yeterli açıklama yapmamış oldukla- rı, bilgi ve belge sunmadıkları, kişilerin iddialarını yargısal makamlar önüne taşıma imkanı buldukları, bilirkişi raporunda belirtilen eksikliklerin ÇED olumlu raporunda karşılandığı görüşünün ilk derece mahkemesi karar gerekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı olmuştur. Devletin esasa ilişkin yükümlülüklerinden en önemlisi çevresel etki kapsamında karşı karşıya gelen menfaatler arasında adil bir dengenin tesis edilmesi noktasındadır. AYM’nin burada bakacağı ise; yargısal makamlar başta olmak üzere kamusal makamların konuya gereken özenle yaklaşıp yaklaş- madıkları ve ilgili tüm menfaatleri gözetip gözetmedikleridir. Karar sürecine ilişkin yükümlülükler; 66 Ahmet Bilgin ve Diğerleri Başvurusu , Başvuru No.2015/11709, 12.12.2018.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1