Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 1

33 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN EKİM 2019 ğerlendirilmeli), söz konusu şalt sahasının yerleşim alanında kalıyor olması ve başvurucunun evinin yakınından geçecek yüksek gerilim hatlarının radyasyon yayması sebebiyle bazı hastalıklara neden olduğu sayılmıştır. Rize İdare Mahkemesi ise alanın doğal özgünlük taşıyan bir alan olmadığı, bölgenin çay tarımı ya- pılan bir bölge olduğu, şalt sahası yapılacak alanın tarım arazisi olmadığı, bitkilerin tipik Karadeniz bitkileri olduğu, endemik türlerin olmadığı gerekçesiyle şalt sahası için verilen iznin ÇED yönetmeli- ğine uygun olduğu kanaatiyle davayı reddetmiştir. Temyiz incelemesinde "Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik" gereği değişiklik Orman İdaresi'ne sunulmadığından Danıştay kararı bozmuştur. İdarenin karar düzeltme talebi neticesinde Dairenin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesinin kararı onanmıştır. Dava AYM’ye taşınmış ve başvurucu Anayasanın 17 ve 56. maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bu iddialara göre; (a) Ek karar üzerine inşa edilen şalt sahası hakkında ÇED olumlu kararı alınması gerektiği halde alınmamıştır, (b) Yüksek gerilim hatlarının evin hemen üzerinden geçmesi sebebiyle yayılan radyasyon birçok hastalığa neden olmaktadır, (c) Tesisin çalışırken oluşturduğu ses katlanıla- cak gibi değildir ve bu nedenle insanlar günlük yaşamlarını sürdürememekte, gece uyuyamamakta- dır, (d) açılan davadan sonuç alınamamıştır. Bu iddialara karşılık olarak kararında AYM, 56. maddenin bireysel başvuruya konu olamayacağını ancak dikkate alınması gerektiğini şu sözlerle açıklamıştır: “Belirtilen genel nitelikteki düzenlemelerin yanı sıra ve özellikle çevresel meseleler bağlamında Ana- yasanın çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ödevleri arasında olduğunu belirten 56. maddesinin ikinci fıkrasının da kamusal makamların çevresel meseleler bağlamındaki pozitif yükümlülüklerinin tespiti ve değerlendirilmesi hususunda göz önünde bulundu- rulması gerektiği açıktır. Anayasanın 56. maddesinin gerekçesinde de genel olarak çevresel kirlenme- ye yer verildiği, vatandaşın korunmuş çevre şartlarında beden ve ruh sağlığı içinde yaşamını sürdür- mesini sağlamanın devletin görevi olduğunu, çevreyi koruyucu mevzuat kadar devlet denetiminin ve çevreyi koruyucu fiili tedbir ve faaliyetlerin de gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda devletin hem kirlenmenin önlenmesi hem de tabii çevrenin korunması ve geliştirilmesi için gereken tedbirleri alması gerektiğinin vurgulandığı ve bu suretle çevresel meselelerde devletin pozitif yükümlülüklerine işaret edildiği görülmektedir.” (para.50) Kararda, AİHM’in çevresel meselelere ilişkin başvuruları iki açıdan incelediğine değinilmiştir. İlk olarak söz konusu müdahalelerin esas bakımından 8. maddeye uygunluğu ve sonrasında karar alma süre- cinin usulî boyutu bakımından çevresel bilgi edinme hakkı, çevresel karar alma süreçlerine katılım hakkı, çevresel konularda yargısal yollara başvuru hakkı ve iddiaların yargısal makamlarca özenli bir şekilde değerlendirilmesi (adil bir denge tesisi) ilkelerine uygunluğu bakımından değerlendirildi- ği aktarılmıştır. Bilgi edinme hakkı bakımından sadece kamunun değil, özel kişilerin elinde bulunan bilgilerin de erişime açılması gerektiği vurgulanmaktadır. AYM anlayışına göre değerlendirilmesi ge- reken temel husus; kamusal makamların, kamu yararı için başvurucunun söz konusu yüke katlan- masının haklılığını ortaya koyabilecek argümanlara sahip olup olmadığıdır. Buna göre; “Yukarıda yer verilen tespitler çerçevesinde değerlendirilmesi gereken ilk husus, ilgili çevresel etkinin Anayasanın 17. maddesi kapsamındaki güvenceleri harekete geçirecek asgari ağırlıkta olup olmadığıdır. Söz konusu ağırlık, olayın tüm koşulları dikkate alınarak değerlendirilmeli ve değerlendirmede bahsedilen etkinin yoğunluğu, süresi, fiziksel ve ruhsal etkisi de dikkate alınarak normal bir kent yaşamına mündemiç ve katlanılması mümkün ve muhtemel görülen etki ve rahatsızlıklara nispetle nasıl bir ağırlık arz ettiği göz önünde bulundurulmalıdır.” (para.67)

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1