Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 1

29 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN EKİM 2019 olarak korunacağını kabul etmekte, bu çerçevede de “insanın çevresel hakları” kavramını kabul etmiş olmaktadır. Çevrenin AİHS kapsamında ele alınması genellikle, çevrenin korunmasının kamu yararının bir unsuru olduğunun kabulü ve AİHS’te yer alan bazı hakların çevrenin korunması için seferber edil- mesi şeklinde olmaktadır. 41 Buna göre kamu yararı üzerinden gidildiğinde, çevrenin korunması kamu yararının önemli bir parçası olarak, devletlerin çevrenin korunması amacıyla mülkiyet ve özel yaşamın korunması gibi haklar üzerindeki sınırlandırmalarını meşru kılan nedenlerden birini oluşturmaktadır. Aynı zamanda bu yaklaşım çevrenin korunmasına hizmet eden düşünce açıklamalarının güçlü bir korumadan yararlanmasına da hizmet etmektedir. Bazı hakların çevrenin korunması için seferber edilmesi ise, kısaca Sözleşme'de korunan bazı hakların çevresel zarar, çevre kirliliği veya çevresel bozulma nedeniyle ihlal edildiğinin kabul edilmesi, dolayısıyla da bu hakların çevrenin korunmasına katkı sağlayacak şekilde yorumlanması olarak açıklanabilir. 42 Devam eden bölümde ilgili önemli bazı kararlar üzerinden değinileceği üzere; önüne gelen çevre ile ilgili başvurularda AİHM’in bunları Söz- leşmede korunan yaşam hakkı, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, özel hayata, aile hayatına ve konuta saygı hakkı, ifade özgürlüğü, etkili başvuru hakkı ve mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirerek karara vardığı görülmektedir. Yaşam Hakkı – AİHS Madde 2 Yaşam hakkını koruma altına alan AİHS 2. maddesi, devletlere sadece kendi eylemlerinden kaynak- lanan ihlaller için değil, yetki alanlarındaki hayatları devletle doğrudan bağlantısı olmayan diğer özel kişiler veya faaliyetlere karşı güvence altına almak için uygun adımları atma konusunda pozitif bir yükümlülük de getirmektedir. 43 Örneğin, polis bireylerin başkalarına karşı hayati tehlike arz eden eylemlerde bulunmalarını engellemeli ve yasama organı, bireylerin yaşam kaybına yol açan kasıtlı eylemleri suç olarak düzenlemelidir. Mahkeme içtihatları göstermektedir ki, bu yükümlülük kanun uygulayıcı kurumlarla sınırlı değildir. Yaşam hakkının asli önemi ve çoğu ihlalin geri döndürülemez olduğu gerçeği göz önüne alındığında, bu pozitif koruma yükümlülüğü, yaşamın risk altında olduğu durumlara da uygulanabilir. Çevre bağlamında, çevreyi tehlikeye atan belirli faaliyetlerin insan yaşa- mını tehlikeye sokacak kadar tehlikeli olduğu yerlerde AİHS 2. Maddenin uygulandığı görülmekte- dir. 44 Daha önceki kararlardan da görüldüğü üzere AİHM, ilgili makamın eylemi veya eylemsizliği daha sonra bireyin sağlığına veya yaşamına zarar verebilecek güvensiz bir ortam yarattığında veya buna izin verdiğinde, Sözleşme'nin 2. ve 8. maddelerinin ihlal edildiğine karar verme eğilimi taşımaktadır. 45 Mahkemenin çevresel konularda 2. maddenin ihlal edildiği iddialarında genellikle 2. madde kapsa- mında değerlendirmekten kaçındığı, söz konusu iddiaları çoğunlukla özel hayata, aile hayatına ve konuta saygı hakkı kapsamında değerlendirmekte olduğu söylenebilir. Bu nedenle de çevresel konu- ların 2. madde bağlamında incelemeye tabi tutulduğu çok örnek bulunmamaktadır. Bu konudaki en önemli kararlardan biri olan ve Ümraniye çöplüğünde meydana gelen patlama neticesinde yaşanan ölümlerin konu olduğu Öneryıldız v. Turkey 46 kararında Mahkeme, çöplüğün gerekli yasal düzenle- melere aykırı biçimde işletildiğini, yetkili makamların çöplüğün çevresinde yaşayanlar için gerçek ve açık bir risk oluşturduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ifade etmiştir. AİHS madde 2 gereğince, Devlet’in bölgedeki bireyleri korumaya yönelik gerekli ve yeterli koruyucu önlemleri alma yüküm- 41 Ahmet M Güneş, “Çevre Hakkının Bireysel Başvuruya Konu Edilebilirliği Üzerine”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi , Yıl:5, Sayı:16, Ocak 2014, ss.79-103, s.88. 42 Ibid. 43 Council of Europe, Manual on Human Rights and the Environment , Strasbourg: Council of Europe Publishing, 2012, s.35. 44 Ibid . 45 Lopes de Sousa Fernandes v. Portugal , App. No. 58080/13, GC Judgement of 19 December 2017, para.46. 46 Öneryıldız v. Turkey, App. No. 48939/99, GC Judgement of 30 November 2004.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1