Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 1

24 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN EKİM 2019 İnsan hakları ile çevrenin korunmasının birbirine bağlanmasında da farklı yaklaşımlar olduğu öne sürülmektedir. Bunlardan, çevrenin korunmasını insan haklarının ilerlemesi için bir araç olarak gören ilkine göre; yaşam, sağlık, mülkiyet, sağlıklı ve güvenli çalışma ve açlıktan kurtulma gibi mevcut insan hakları güvenceleri çevresel bozulmalar sonucu ihlal veya tehdit edilebilir ve bu gibi durumlarda hak- ların ihlalini gidermeye yönelik usulî mekanizmalar, çevresel zararın sona ermesine yardımcı olabilir. 5 Yönetime katılma hakkı, bilgiye erişim hakkı, adil yargılanma hakkı gibi bazı ve çoğunlukla usulî olan insan hakları çevrenin korunması için uygulanabilir veya değiştirilebilir. Bu yaklaşım ilkinden farklı olarak insan haklarını çevrenin korunmasını geliştirmek için bir araç olarak kullanır. Son olarak ise, güvenli ve sağlıklı veya ekolojik olarak dengeli bir çevre hakkı, çevre ve insan haklarına dair kaygıları birleştiren yeni bir insan hakkı olabilir görüşü öne sürülmektedir. 6 Dolayısıyla, bilimsel verilerle birlikte ekolojik krizin göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşması ve in- san hakları ve çevre bilincinin yaygınlaşması gibi nedenlerle bugün çevre hakkı önemli bir konu haline gelmiştir. Uluslararası sözleşmelerde ve anayasalarda farklı biçimlerde de olsa doğrudan koruma altı- na alındığı veya dolaylı olarak insan hakları üzerinden bir koruma sağlandığı görülmektedir. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) çevre hakkı doğrudan tanınmamış olmasına rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) uzun süredir çevre ile ilgili davalara bakmakta ve yorum yoluyla, çevresel etkinin sözleşmede korunan hakları ihlal etmesi durumunda devletin sorumluluğuna gitmektedir. Aşağıda değinileceği üzere hak kuşaklarından tümü ile ilişki içerisinde, disiplinler arası yapıda olan çevre hakkı, mevcut koruma altındaki haklar ile çatışmaya müsaittir. Bu bakımdan bazı düzlemlerde çevre hakkının tanınmamasının veya ağırlık verilmemesinin nedeni özellikle kalkınma, ekonomik gelişme ve mülkiyet hakkı gibi bazı yerleşik haklarla çatışmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. Maddesinde “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” 7 hükmüyle yaşam hakkıyla bağlantılı bir çevre hakkının kabul edildiği görülmekte- dir. Anayasanın sosyal ve ekonomik haklar kısmında yer almasından dolayı bu hakkın ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yapılamayacak olsa da, AYM’nin de tıpkı AİHM gibi diğer haklarla bağlantılı biçimde çevresel meseleler hakkında karar verdiği, ancak aralarında bazı farklılıklar olduğu görülmektedir. Bu çalışmada çevre hakkının niteliği ve tarihsel gelişimine kısaca değinildikten sonra, AİHM’in çevresel meselelere yaklaşımı, AİHS’in bu anlamda nasıl kullanıldığı ve önemli bazı kararlar incelenecektir. Devamında AYM’nin çevre ile ilgili başvurulardaki yaklaşımı, yar- gılama ölçütleri, kararları ve bu süreçte AİHM’den ne derece ayrıldığı değerlendirilecektir. ÇEVRE HAKKI VE TARİHSEL GELİŞİMİ Çevre Hakkının Tarihsel Gelişimi İkinci Dünya Savaşının çevreye verdiği zararların görünür olması, savaş döneminde kullanılan atom teknolojisinin verdiği çevresel zararın fark edilmesi, devamında 1960’lar boyunca DDT gibi kimya- sal tarım ilaçlarının zararlı etkilerinin kamuoyuna yansıması ve gelişmiş ülkelerin bu konuda kontrol sağlamak istemeleri gibi nedenlerle çevre hukuku gelişmeye başlamıştır. 8 Uzun yıllardır devam eden ekonomik gelişme odaklı politikaların çevreye zararlı etkilerinin toplumsal bilinç yaratmaya başlaması neticesinde atılan ilk önemli uluslararası adım olarak 1972 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 5 Dinah Shelton, “What Happened in Rio to Human Rights?”, Yearbook of International Environmental Law , Volume 3, Issue 1, 1992, ss.75–93, https://doi.org/10.1093/yiel/3.1.75, s.81. 6 Ibid ., ss.90-91. 7 T.C. Anayasası Madde 56, (çevrimiçi) http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2709.pdf, (02.06.2019). 8 A. Dan. Tarlock, “Environmental Law: Then and Now”, Washington University Journal of Law & Policy , Vol.32:1, 2010, ss.5-6.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1