Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Bülteni Sayı 1

21 TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu BÜLTEN EKİM 2019 2018 yılındaki diğer bir önemli gelişme de başta Aydın olmak üzere çeşitli illerdeki jeotermal santral- ların kurulması yönündeki adımlar ve köylülerin bu santrallara gösterdikleri tepkilerdir. Mevcut jeoter- mal santralların neden oldukları çevre sorunları (SO 2 emisyonu, atık suların nehirlere salınması ve bu nedenlerle tarımsal üretimde yaşanan verimlilik sorunları ile su canlılarının ölümleri gibi) nedeniyle tesislerin kurulacağı yerlerdeki köylüler tepkiler göstermektedir. Bunlardan Aydın’daki Kızılcaköylüler çeşitli toplantılarda kurbağa sesini dahi özlediklerini ifade etmektedirler. HES ve RES’ler de olduğu üzere ekosistemlere ve çevreye zarar veren enerji yatırımlarının yenilenebilir olması mümkün değildir. Geçtiğimiz yıl 6831 Sayılı Orman Kanununda yapılan bir değişiklik de ormanların tahrip olmasına neden olabileceği için 2018 yılının önemli gelişmeleri arasında değerlendirilebilir. Nisan 2018’de yü- rürlüğe giren ve niteliği itibarıyla torba kanun olarak adlandırılabilecek 7139 sayılı kanun ile “Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülme- yen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, Orman ve Su İşleri Bakanlığının teklifi üzerine sınırları Bakanlar Kurulunca belirlenen alanlar, Bakanlar Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir. Orman sınırları dışına çıkartılan alanın iki katından az olmamak üzere Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar Orman Genel Müdürlüğüne orman tesis etmek üzere tahsis edilir.” hükmü getirilmiştir. Bu madde Anayasaya açıkça aykırıdır. Çünkü Anayasanın 169. Maddesinde “Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytin- lik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz” denmektedir. Ancak 7139 Sayılı Kanun ile 31.12.1981 tarihi 27.04.2018 tarihine çekilmiştir. Söz konusu kanun kapsamında OGM tarafından orman alanı dışına çıkarılacak arazilerin belirlenmesi çalışmaları halen devam etmektedir. Birkaç yıl içinde binlerce hektar orman alanının orman dışına çıkarılması söz konusu olabilecektir. 7139 Sayılı Kanunun ilgili maddesinde taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanların orman dışına çıkarılması öngörülmektedir. Ancak bu alan- lar orman ekosisteminin birçok türe habitat oluşturan en önemli parçalarıdır. Orman dışına çıkarılan alanların yerleşime açılacağı da kanunda yer almaktadır. Bu alanların yapılaşması ile birlikte yerleşim alanlarının ihtiyacı olan yol, elektrik ve telefon nakil hattı, su isale hattı, baz istasyonu, atık su tesisi gibi çok sayıda tesis için de izinler verilecek ve ormansızlaşan alan miktarı artacaktır (Tolunay, 2018). 5. 2019 Yılı ve Gelecekten Beklediklerimiz Yılın ilk 45 gününde yaşanan aşırı hava olayları ve can kayıpları ile geleceğe yönelik model çalışmaları afetlerin artarak devam edeceğini gösteriyor. İstanbul’un Kartal İlçesinde çöken ve 21 kişinin hayatını kaybettiği apartman örneği de gerek iklimsel ve meteorolojik afetlere gerekse deprem gibi afetle- re hala hazırlıksız olduğumuzun en büyük kanıtı. İklim değişikliği, doğa tahribatı ve çevre sorunları açısından öncelikli olarak bakanlıklar ve yerel yönetimlerin adımlar atması gerekirken bu yöndeki çalışmaların oldukça yetersiz olduğu söylenebilir. Örneğin 31 Mart 2019’daki yerel seçimler öncesinde iklim değişikliği ve küresel ısınma özelinde sera gazı salımlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum, kentlerin iklim dayanıklılığının arttırılması, afet risk haritalarının hazırlanması gibi önlemlerden söz

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1