İdare ve Vergi Hukuku Bülteni Sayı 1

İDARE VE VERGİ HUKUKU BÜLTENİ 46 Mahkeme kararının gerekçesinde açıkça görüleceği üzere, karşı taraf vekalet ücretinin KDV’ye tabi olup olmadığı tartışılmıştır. Ne var ki; KTVÜ’nün KDV’ye tabi olduğu hususu söz konusu davada uyuşmazlık dışıdır. Dava konusu yapılan husus, KTVÜ’nün KDV’ye tabi olup olmadığı değil, KDV tevkifatına tabi olup olmadığıdır. Mahkeme kararında ise tevkifat işlemine dair inceleme yapılmadığı görülmektedir. Bu nedenle karardaki gerekçenin tevkifat işlemi bakımından geçerli olup olmadığına bakmak konunun anlaşılması açısından faydalı olacaktır. İlk olarak; mahkemenin, KTVÜ’nün, davanın karşı tarafından tahsil edilmekte ise de aslında davayı kazanan asıl taraf adına hükmedildiği, avukatın bu parayı müvekkili adına karşı taraftan tahsil ettiği, diğer bir ifade ile bu parayı müvekkile verdiği hizmetin karşılığı olarak aldığı görüşüne göre, KTVÜ’nün tevkifat işlemine tabi olması için avukat tarafından verilen bu hizmetin Tebliğ’de belirtilen kişilere (kamu kurumu, banklar, sigorta şirketleri vb.) verilmesi, diğer bir ifade ile mahkeme tarafından lehine vekalet ücreti hükmedilen kişilerin Tebliğ’de sayılan kişilerden olması gerekmektedir. Aksi halde tevkifat işleminin yapılması Tebliğ’e göre mümkün değildir. İkinci olarak ise mahkeme kararı sonucu lehine vekalet ücreti hükmedilen kişi, Tebliğ’de sayılan kişilerden olsa dahi Tebliğ’in “I/C. 2.1.3.2.2.2. Kapsam” başlıklı bölümünde yer alan özel düzenleme gereği, avukatların dava kapsamında veya mahkeme kararının ifası için başlattıkları icra takipleri kapsamında verdikleri hizmetler KDV tevkifatına tabi değildir. Diğer bir ifade ile dava ve ilamlı takip kapsamında verilen hizmetlerden elde edilen vekalet ücretinden KDV tevkifatı yapılması mümkün görünmemektedir. Belirtmek gerekir ki; GİB’in özelgelerinde tevkifat yapılması gerektiğine dair dayanak hüküm olarak gösterilen Tebliğ’in “I/C-2.1.3.2.13. Diğer Hizmetler” başlığı altında yer alan “Diğer Hizmetler” başlıklı hükmün burada uygulanması da mümkün değildir zira bu hükmün, Tebliğ’de özel olarak düzenlenmemiş hizmetler için uygulanacağı açıkça belirtilmiştir. Yukarıda bahsedilen Tebliğ’in “I/C. 2.1.3.2.2.2. Kapsam” başlıklı hüküm ise özel hüküm niteliğinde olup dava sonucu elde edilen vekalet ücretinin KDV tevkifatına tabi olmadığı belirtilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, KTVÜ üzerinden yapılan KDV tevkifatı işleminin iptali için açılan davada, Ankara 3. Vergi Mahkemesinin, işlemin hukuka uygun olduğu yönündeki kararına katılmamız mümkün gözükmemektedir. SONUÇ Sonuç olarak vergi idaresi, Tebliğde sayılan kişilerce avukata ödenen karşı taraf vekalet ücreti üzerinden 5/10 oranında KDV tevkifatı yapılması yönünde özelge vermiştir. Bu özelgeler doğrultusunda karşı taraf vekalet ücreti ödenirken KDV tevkifatı yapılmakta, buna aykırı hareket edildiğinde ise vergi idaresi tarafından özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. KDV tevkifatı işleminin iptaline dair açılan davalarda ise ilk derece mahkemeleri tarafından farklı karar verildiği görülmektedir. Tevkifat meblağı nedeniyle ise kararlar ilk derecede “kesin” olarak verilmiş ve istinaf yoluna götürülememiştir. Bu nedenle tarafımızın vakıf olduğu bir istinaf kararı bulunmamaktadır. Vergi idaresine ve Tebliğ hükmünde sayılan tüzel kişilere, tevkifat işleminin hukuka aykırı olduğuna dair yargı kararları sunulmasına rağmen bu kişilerce KTVÜ ödenirken özelgeler doğrultusunda KDV tevkifatı işlemi yapılmaya devam edilmektedir. Konunun netleşmesi için Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yargı kararlarındaki gerekçelerin irdelendiği bir özelge talep verilmesi veya sorunun çözünü için yargı kararları da dikkate alınarak Tebliğ’de daha açık bir düzenleme yapılması yerinde olacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1