İdare ve Vergi Hukuku Bülteni Sayı 1

İDARE VE VERGİ HUKUKU BÜLTENİ 36 bu nedenle iptal kararındaki çoğunluk görüşüne katılmadıklarını ifade etmişlerdir. 7. DEĞERLENDİRME Vergi hukukunda hukuka aykırı birtakım filleler, hem ceza hukuku bağlamında vergi kaçakçılığına suçuna hem de vergi hukuku bağlamında vergi ziyaı kabahatine vücut verebilir. Örneğin sahte belge kullanmak hem vergi kaçaklığı suçunun hem de vergi ziyaına yol açılmış olması halinde vergi ziyaı kabahatine ilişkin ortak fiildir. Bu iki yaptırımın birlikte uygulanmasında kural olarak bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak bizim hukuk sistemimiz de vergi ziyaına ilişkin yargılama idari yargıda (vergi mahkemesinde) vergi kaçakçılığına ilişkin yargılama adli yargıda (asliye ceza mahkemelerinde) görülmektedir. Bu kararda bu durumun ne bis in idem ilkesine aykırı olup olmadığı iptale konu yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Kararda ne bis in idem ilkesin ihlal edilmemesi için belli başlı prensiplerin bulunduğu vurgulanmaktadır. Bu prensipler dikkate alınarak aynı fiilden hareketle kural olarak birden fazla cezai süreç işletilemeyeceği kabul edilmektedir. Ancak AİHM bu kurala bir istisna getirerek birden fazla yargılama süreçlerinin birlikte ve tamamlayıcılık ilişkisi içinde yürümesi durumunda ilkenin ihlal edilmeyeceğini kabul etmektedir. AYM bu kararda yargılama sürecinin birlikte ve birbirinin tamamlayıcı şekilde yürümesine engel olduğunu düşündüğü Vergi Usul Kanunu’nda yer alan, ceza mahkemesi kararlarının idareyi, idarenin kararının da ceza mahkemesini bağlamayacağına ilişkin kanun hükmünü iptal etmiştir. Aynı fiilden dolayı iki kez yargılama veya cezalandırma olmaz ilkesi vergi hukukunda öteden beri tartışılan bir konudur. Bu kararla birlikte AYM bu konudaki tutumunu belirlemiş oldu. Türk vergi sistemi, vergi ve ceza yargılamasının ayrı yürütülmesi üzerine kurulmuştur. Bu karar Türk Vergi sistemini derinden etkilese de sorunları tam anlamıyla çözen bir karar niteliği taşımamaktadır. Zira vergi mahkemeleri ve ceza mahkemelerinin koordineli veya bağlantılı yargılama yapmasını, mahkemeler arasında çelişkili kararlar çıkmasını engelleyecek güvenceler mevcut yasal düzenlemelerde yer almamaktadır. Karara konu kanun hükmünün iptali bu güvenceleri sağlayacak bir mahiyet taşımamaktadır. Ancak her şeye rağmen AYM’nin verdiği bu karar mahkemelerin koordineli çalışması için bir ilk adım niteliğindedir. Zira adı geçen yargılamalar bağlantı yürütülmediği takdirde, yargılamaya maruz kalan kişilerin ne bis in idem ilkesinin ihlali nedeniyle bireysel başvuru yoluna gidebilmesinin önü açılmıştır. Bu açıdan Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı önemli bir başlangıç olarak değerlendirilebilir. Hukuk devletinde böyle bir karar çıkması durumunda yasa koyucunun harekete geçmesi, karar ile birlikte aksayan sistemin sağlıklı işleyişini sağlamaya yönelik yasal düzenleme yapması beklenir. Bunun yanı sıra yargıda ceza yargılamasında görevli mahkemeler ile vergi idaresi ve vergi yargısının bu kararı dikkate alarak diğer yargılama makamlarınca verilen kararların kendilerini bağlamayacaklarına yönelik yaklaşımlarından dönmesi beklenir. Bu açıdan bu karar soruna kesin bir çözüm sağlamasa da aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesinin prensiplerinin ortaya konulması bağlamında önemli bir adım niteliğindedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1