İdare ve Vergi Hukuku Bülteni Sayı 1

İDARE VE VERGİ HUKUKU BÜLTENİ 35 olmasına rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında bu ilkenin adil yargılanma hakkı ile bağlantılı özel bir güvence olduğu vurgulanmıştır. Bazı uluslararası sözleşmelerde de aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesi açık bir biçimde adil yargılanma hakkının bir güvencesi olarak kabul edilmiştir. Konuya ilişkin uluslararası belgeler de dikkate alınarak aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesi şöyle tarif edilebilir: Hiç kimse, ceza yargılamasında kesin/kesinleşmiş bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir fiilden dolayı ceza yargılaması kapsamında yeniden yargılanamaz veya cezalandırılamaz. Bu tarife göre ilkeye aykırılık sonucuna varılabilmesi için gerçekleşmesi gereken bazı koşullar vardır. Bu koşullar şunlardır: - “Ceza” ile ilgili bir yargılama sürecinin olması. - Bu sürecin kesin/kesinleşmiş mahkûmiyet veya beraat hükmüyle sonuçlanmış olması. - Tekrar (yeniden) “ceza” ile ilgili bir yargılama sürecinin işletilmesi. - Farklı yargılama süreçlerinin aynı fiile ilişkin olması. - İlkenin istisnalarından birinin olmaması. İlk dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ilkeye aykırılık oluşur. Bununla birlikte uluslararası hukukta ilkeye istisna teşkil edebilecek bazı özel durumlar öngörülmüştür. Bunlar Anayasa’nın anılan ilke bağlamında yorumunda da dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 7 No.lu Protokol’ün 4. maddesinin iki numaralı fıkrasında yer verilen, Türk hukukunda kanunlarda kabul edilen yeni delil ortaya çıkması ve davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı ilk iki istisnai durum olarak değerlendirilebilir. Üçüncü istisnai durum ise AİHM içtihatları ile geliştirilen (şeklen birden fazla olsalar bile) cezaya ilişkin süreçlerin bir bütünün parçaları olacak şekilde bağlantılı bir biçimde yürütülmesidir. 4. ESAS HAKKINDA VERİLEN KARAR 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 340. maddesinin, 359. maddesinin son paragrafının ve 367. maddesinin dördüncü fıkrasının (anılan maddeye 7318 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen dördüncü fıkra nedeniyle beşinci fıkrasının) incelenmesi sonucunda Zühtü Arslan ve Hasan Tahsin Gökcan’ın karşı oyuna karşın, Anayasa’nın 36. maddesine aykırı olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 359. Maddesinin (b) Fıkrasının Birinci Cümlesinde Yer Alan “…veya bu belgeleri kullananlar…” İbaresinin İncelenmesi sonucunda Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olmadığına karar verilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 367. maddesinin beşinci fıkrasının (anılan maddeye 7318 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen dördüncü fıkra nedeniyle altıncı fıkrasının) incelenmesi sonucunda Kadir Özkaya, Yıldız Seferinoğlu, Basri Bağcı ve İrfan Fidan’nın karşı oyuna karşın Anayasa’nın 36. maddesine aykırı olduğuna oy çokluğuyla karar verilmiştir. Anayasa’nın 36. maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptaline karar verilen kanun hükmü şöyledir: “Ceza mahkemesi kararları, bu kanunun dördüncü kitabının ikinci kısmında yazılı vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin işlem ve kararlarına etkili olmadığı gibi, bu makam ve mercilerce verilecek kararlar da ceza hâkimini bağlamaz.” 5. KARARIN GEREKÇESİ Anayasa Mahkemesi iptale konu kural ile vergi idaresince yürütülen vergi cezalarının tespiti ve uygulanması süreci ile ceza mahkemesince yürütülen yargılama/cezalandırma süreci arasında karşılıklı bağlamazlığına ilişkin düzenleme yapıldığını belirtmiştir. Mahkeme, aynı fiil ile işlenen kaçakçılık suçu ve vergi kabahatlerine ilişkin yargılama/cezalandırma süreçleri vergi inceleme raporundaki tespitler üzerine düzenlenen vergi suçu raporu ve mütalaanın ile başladığına, başlangıç aşamaları dışında yargılama süreçlerinin tamamen birbirinden bağımsız olarak yürütüldüğüne, iptale konu kuralla yargılama/cezalandırma süreçlerinde verilen kararların karşılıklı olarak karar verici birimleri bağlamayacağının hüküm altına alınmakta olduğuna, bu durumun bağlantı eksikliğini daha da pekiştirdiğine vurgu yapmıştır. Ayrıca mahkeme ilgili hükmün yargılama süreçlerini hakkaniyete uygun yürütülmesini engelleyebilecek nitelikte olduğu sonucuna ulaşmıştır. Mahkeme, ilgili hükmün kişi üzerinde aşırı bir külfet oluşmasını engellemek amacıyla ilk yargılamadaki cezanın diğer yargılamada dikkate alınmasını engellemekte olduğunu, süreçler arasında etkileşime izin vermediğini ve ilgili kişi aleyhine hükmedilen toplam cezanın aşırı külfet oluşturma riskinin arttığı hallerde dengeleyici mekanizmaların uygulanabilmesine imkân tanımadığını tespit etmiştir. Bu tespitler neticesinde ilgili kanun hükmünün, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınmış olan adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline oy çokluğuyla karar verilmiştir. 6. KARŞI OYLAR Karşı oy yazısında başkan Zühtü Aslan ve başkan vekili Hasan Tahsin Gökcan, özetle Vergi Usul Kanunu’nun 340. maddesinin, 359. maddesinin son paragrafının ve 367. maddesinin dördüncü (bilahare yapılan ekleme nedeniyle beşinci) fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığı yönündeki mahkeme kararına katılmadıklarını, adı geçen kanun hükümlerinin yani Vergi Usul Kanunu’nun 340. maddesinin, 359. maddesinin son paragrafının ve 367. maddesinin dördüncü (bilahare yapılan ekleme nedeniyle beşinci) fıkrasının da iptal edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Buna gerekçe olarak ceza yargılaması ve vergi yargılaması alanındaki iki ayrı yargılama arasında bağlantı olmadığını ve böylece yargılamanın hakkaniyetli yürütülmesini sağlayan bir güvencenin yokluğunu ileri sürmüşlerdir. Başkan vekili Kadir Özkaya, mahkeme üyeleri Yıldız Seferinoğlu, Basri Bağcı ve İrfan Fidan ise mahkemenin vermiş Vergi Usul Kanunu’nun 367. maddesinin beşinci fıkrasının (anılan maddeye 7318 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen dördüncü fıkra nedeniyle altıncı fıkrasının) iptal kararının yerinde olmadığını ifade etmişlerdir. Buna gerekçe olarak iptale konu kuralın birbirinden farklı hukuki kurumların birlikte varlığını temine ilişkin olduğundan anayasa aykırı yönü bulunmadığını belirmişlerdir. Adı geçen üyeler

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1