İdare ve Vergi Hukuku Bülteni Sayı 1

İDARE VE VERGİ HUKUKU BÜLTENİ 12 özel hayatlarının devamında maliyete dahil temel mallardır, başka bir malla ikame edilmeleri neredeyse imkansızdır. Bu bağlamda, mülkiyet hakkı ihlali, en başta orantılılık alt ilkesi bakımından ortaya çıkmaktadır: “125 kat” çok büyük bir artıştır. Ayrıca, gereklilik alt ilkesine de aykırılık söz konusudur: kamu geliri sağlayan başka araçların kullanılması ya da hukuka aykırı kamu harcamalarının önlenerek yeni kamu geliri ihtiyacının azaltılması imkanı vardır. Örneğin Sayıştay raporlarından hareketle, bunlar saptanabilir. Diğer yandan, yetkinin, her bir mal itibariyle hiçbir kriter olmaksızın ayrı ayrı kullanılabilecek, başka bir deyişle mallar arasında -adeta keyfi bir şekilde- farklılaştırma yapılabilecek olması, burada eşitlik ilkesi ihlalini de beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla, yasamanın eşitlik ilkesine aykırı böyle bir düzenleme getirme yetkisi de yoktur. 3. Haklı Neden Temelinde Hukuka Uygunluk Söz Konusu Mu? 7456 SK’nın adında “6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol A tı ı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin …” ibaresi dikkat çekicidir. Acaba, deprem gibi olağanüstü bir durum, mülkiyet hakkının ölçülülük ilkesine aykırı şekilde sınırlandırılması ile eşitlik ilkesi ihlalini “haklı sebep” unsuru çerçevesinde Anayasa’ya uygun hale getirir mi? Kanaatimce, getirmez. Çünkü; 1. Öncelikle, 7456 SK’daki düzenlemelerin tek nedeni, depremler değildir. Bunu, daha en başta 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (kısaca Ek Bütçe Kanunu) TBMM’de görüşülmesi esnasında Hükümet’in bizzat kendisi belirtmektedir5: “… kuresel duzeyde surmekte olan yuksek enflasyon, tedarik zincirindeki aksaklıklar, emtia fiyatlarındaki dalgalı seyir, Rusya-Ukrayna savası ve son olarak yasadıgımız deprem felaketi makroekonomik gorunum ve varsayımlarda ciddi degisimlere yol acmıstır. Özellikle, subat ayında yasadıgımız asrın felaketi, Kahramanmaras ve Hatay merkezli depremlerin izlerini silmek icin ivedilikle baslattıgımız calısmalar kamu harcamalarında onemli artıslara yol acmıstır.”. Nitekim, daha depremler öncesinde, Türkiye’de büyük bir ekonomik sıkıntının olduğu ve bütçe açığı bilinen bir gerçektir. 2023 merkezi yönetim bütçesi, ocak ayında açık vermeye başlamıştır6. Dolayısıyla, bütçe açığının tek sorumlusu depremler değildir. Hükümet’in sorumlu olduğu durumlar söz konusudur. 5 TBMM Genel Kurul tutanağı, 28. Dönem, 1. Yasama Yılı, 16. Birleşim, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından yapılan konuşma, https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak/23914 6 Hazine ve Maliye Bakanlığı, Aylık Bütçe Gerçekleşme Raporu, Ocak, 2023, https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2023/02/Butce-GerceklesmeRaporu-2023Ocak.pdf 2. Devletin tek gelir kaynağı vergiler (/mali yükümlülükler) değildir. Böyle ağır bir vergi artışına gitmeden önce, diğer gelir kaynaklarının etkin şekilde kullanılıp kullanılmadığının ve ayrıca kamu harcamalarında makul sınırlandırma ve tasarruf imkanlarının değerlendirilmesi gerekir. 3. AY md.73, f.2 gereğince, “Vergi yukunun adaletli ve dengeli dagılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.” Buna karşılık 7456 SK md.12, f.a ile, vergi yükü adaletli ve dengeli bir şekilde dağıtılmamakta, akaryakıt üzerindeki ÖTV üzerinden doğrudan toplumun -mali gücü çok zayıf olanlar dahil- tamamına yüklenmesine izin verilmektedir. 4.Sonuç Yukarıda yapılan açıklamaların ortaya koyduğu üzere, ÖTVK md.12, f.2, b.a’da değişiklik yapan 7456 SK md.12, f.a, AY md.13, md.35, md.10, md.73 ve md.7’ye aykırıdır. Burada, son olarak Anayasa Mahkemesi’nin t.16.01.2003, E.2001/36, K. 2003/3 sayılı doğru içtihadının tenor kısmını hatırlamak gerekir: “Motorlu Tasıtlar Vergisi Kanunu’nun yetki baslıklı 10. maddesine gore, vergi miktarları yeniden degerleme oranında her yıl artmakta ve bu usulle maktu vergilerin zamanla asınması onlenmektedir. Ancak, dava konusu kuralla belirtilen artısın yeterli olmaması veya degisen ekonomik kosullara uygunlugun saglanması amacıyla Bakanlar Kurulu’na yeniden degerleme oranının %50 fazlasını gecmemek, %20 sinden az olmamak uzere yeni oranlar belirleme yetkisi de verilmistir. Buna ek olarak Bakanlar Kurulu’na bir de bu tutarları yirmi katına kadar artırma yetkisinin verilmis olması, yasama yetkisinin devrine yol açan ve vergi adaleti ile bağ dasmayan olçusuz bir duzenlemedir. Iptali istenilen kuralla vergi miktarının, tasıtların teknik ozellikleri ve/veya kullandıkları yakıt turleri, kullanım amaclarına gore ayrı ayrı veya topluca yirmi katına kadar arttırılabilmesi için Bakanlar Kurulu’na yetki verilmesi, keyfi bir uygulamaya neden olabileceğ inden hukuk guvenliğ i ilkesi ile de bağ dasmamaktadır. Acıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 2 ve 73. maddelerine aykırı olan kuralın iptali gerekir.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1