Makul Sürede Yargılanma Hakkının Korunması

8 MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ KORUNMASI MEVCUT DURUM VE ÖNERİLER amacıyla istisnai olarak kendisini yerel makamların yerine koymaktadır (Scoppola v Italy (no 2) September 2009). Burmych ve Diğerleri başvurusunda AİHM bu olasılığı göz ardı etmiş ve yalnızca Sözleşme sisteminin etkililiğinin sağlanması ihtiyacından söz etmiştir. Bir başka deyişle, AİHM elindeki ağır dosya yükünü yönetme ihtiyacını makul sürede yargılanma hakkının korunmasına öncelemiştir. İkincisi, AİHM, bu kararında sağlam gerekçeye dayanan Ivanov türü başvuruları Bakanlar Komitesine yollayacağını açıklamıştır. Ancak, karşıoylarda da belirtildiği gibi, AİHM olguları bilmeden başvurunun sağlam gerekçeye dayanıp dayanmadığına hükmedemeyecek; bu da Mahkemenin bu karara varabilmek için başvuruları belli ölçüde incelemesini gerektirecektir. Üçüncüsü, AİHM’e göre Mahkemenin tazminata yönelik bir mekanizma hâline gelmesi Mahkemenin rolüyle bağdaşmamaktadır. Çünkü tazminat verilmesi “sadece yaptığı görevin tamamlayıcısıdır”. Mahkemenin tazminata hükmetmediği kararları olmuştu. Ancak Mahkeme bunu yaparken yine de adil tazmin kararı vermiş, adil tazmin sorununu saklı tutmuş veya başvuranların iç hukuk yoluna başvurabileceklerini kaydetmiştir. Burmych ve Diğerleri kararında ise bu koşullar mevcut olmadığı için AİHM, tazminat verilmesini sadece görevinin “tamamlayıcısı” olarak görmemiş, aynı zamanda tamamen görevinin dışında tutmuştur. AİHM’ye göre, pilot karar verdikten sonra objektif işleve ilişkin bir sorunun bulunmadığı durumlarda sürekli olarak bireysel kararlar vermek onun görevi değildir. Ancak Mahkeme, bu sonuca varırken AİHM’deki komisyonların her yıl yüzlerce mükerrer davayı karara bağladığını, hatta mükerrer davaları kapsayacak şekilde karar verme yetkisini de üzerine aldığını gözardı etmiştir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1