Makul Sürede Yargılanma Hakkının Korunması

4 MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ KORUNMASI MEVCUT DURUM VE ÖNERİLER hakkının ihlalinin önlenmesine yönelik kalıcı bir çözümün bulunmaması ve ihlalin sonuçlarının giderilmesine yönelik etkili ve sürekli bir başvuru yolunun oluşturulmaması nedeniyle iş yükünün altından kalkamayacağı bir düzeye ulaştığını belirtmiş ve bu gerekçeyle bundan böyle makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayalı bireysel başvurular hakkında inceleme yapmayacağını karara bağlamıştır. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 80/1. maddesinde düşme kararı verilebilecek durumlar sayılmıştır. Buna göre (a) başvurucunun davadan (başvurudan) açıkça feragat etmesi, (b) başvurucunun davasını (başvurusunu) takipsiz bıraktığının anlaşılması, (c) ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması, (ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi hâllerinde Bölümler veya Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında düşme kararı verilebilir. Mahkeme, bu kararını bireysel başvuru yolunun “sübjektif işlevi” ve “objektif işlevi” ayrımı çerçevesinde gerekçelendirmiş ve bu ayrıma dayanarak pilot karar ve düşme kararı usulünü yorumlayıp başvurucunun anayasal hakkını korumak; objektif işlevi ise bireysel başvurular yoluyla verilecek kararlar aracılığıyla anayasal sorunlara açıklık getirmek, Anayasa’nın yorumlanmasına, korunmasına ve Anayasa Hukuku’nun gelişmesine katkıda bulunmaktır. Mahkeme bu kararında, “her bir başvurunun ilk elden, doğrudan Anayasa Mahkemesince incelenmesi -makul sürede yargılanma hakkını ilgilendiren başvuruların katlanarak artan sayısı da dikkate alındığında- Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın yorumlanması ve uygulanması ile temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi işlevini yerine getirmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyecektir. … Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılama yapılmadığı iddiasına ilişkin başvuruları incelemesi, bu aşamadan sonra temel hak

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1