Makul Sürede Yargılanma Hakkının Korunması

MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ KORUNMASI MEVCUT DURUM VE ÖNERİLER 1982 Anayasası’nın adil yargılanma hakkını düzenlediği 36. maddesi ve “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir” diyen 141/son maddesi makul sürede yargılanma hakkını güvenceye almaktadır. Bu hak, AİHS’nin 6. maddesinde de açık biçimde tanınmaktadır. Makul sürede yargılanma hakkı, ülkemizde en yaygın olarak ihlal edilen hakların başında gelmektedir. Anayasa Mahkemesinin internet sitesinde yayınlanan verilere göre 2023 yılı içinde (30.9.2023’e kadar) makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla 38.826 başvuru yapılmıştır. Bu tarihe kadar Mahkemenin elindeki derdestbaşvuru sayısı 46.988’dir (https://www. anayasa.gov.tr/media/8917/bb_2023_3_tr.pdf). Söz konusu veriler Anayasa Mahkemesinin ağır bir iş yükü altında olduğunu göstermektedir. Mahkeme, 25.7.2023 tarihli Keser Altıntaş başvurusu ile bu sorunu ele almıştır. Ancak Mahkemenin kararı söz konusu hakkın korunması bakımından önemli sorunlar oluşturacak niteliktedir. Aşağıda, önce Anayasa Mahkemesinin bu kararı değerlendirilecek; sonra, karşılaştırmalı hukukta makul sürede yargılanma hakkının korunmasına ilişkin önlemlere ve Türkiye’de bu hakkın nasıl korunabileceğine önerilere yer verilecektir. I. Türkiye’de Makul Sürede Yargılanma Hakkının Korunması: Anayasa Mahkemesinin Keser Altıntaş Başvurusu (no. 2023/18536, 25.7.2023) Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Keser Altıntaş başvurusuna ilişkin değerlendirmesinde makul sürede yargılanma

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1