Makul Sürede Yargılanma Hakkının Korunması

14 MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ KORUNMASI MEVCUT DURUM VE ÖNERİLER bilir. Örneğin, Hırvatistan’da Anayasa Mahkemesine, Slovakya ve Polonya’da Temyiz Mahkemelerine gecikmiş yargılamaların hızlandırılması veya sonuçlandırılması emrini verme yetkisi tanınmaktadır. Ancak bu önlemlerden sonuç alınamaması durumunda tazmin etme önlemine başvurulabilir. Arnavutluk’ta ise taraflar uzun yargılama nedeniyle davaya bakmakta olan mahkemeye ya da davaya bakacak üst derece mahkemesine başvurarak davanın hızlandırılmasını talep edebilir. Başvuru ve bunun incelenmesi davayı durdurmaz. Davayı geciktiren mahkeme davayı hızlandıracak önlemleri alır. Bu nitelikteki araçlar bakımından iki sorunun altını çizmek gerekir. Birincisi, bu araçlar her devlette makul sürede yargılanma hakkına yönelik ihlalleri önlemede başarılı olmamıştır. Örneğin, İtalya’da Pinto Kanunu ile uzun yargılamalara ilişkin başvuruları inceleme yetkisi mahkemelere verilmişti. Yargılamalar makul sürelerde bitirilememesi ve verilen tazminatların AİHM ölçütlerine uygun olmaması nedeniyle AİHM bu yolu İtalya’da etkili iç hukuk yolu olarak görmemiştir. İkincisi, üst derece mahkemesinin alt derece mahkemeye yargılamayı hızlandırma emri vermesinin yargı bağımsızlığına aykırılık oluşturup oluşturmayacağıdır. Örneğin, 2005’te Alman Adalet Bakanlığının önleyici bir araç olarak, üst derece mahkemesine alt derece mahkemesine davayı hızlandırmasını isteme emri verme ve davayı sonuçlandırması için süre sınırı koyma yetkisi verilmesi yönündeki girişimi, düzenlemenin yargı bağımsızlığına müdahale niteliğinde olacağı gerekçesiyle yargı üyeleri tarafından eleştirilmiş ve Bakanlık düzenlemeyi yasalaştırmaktan vazgeçmiştir. Böyle bir aracın Türkiye bakımından da “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz” diyen Anayasa’nın 138/2. maddesine aykırı olacağını belirtelim.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1