Makul Sürede Yargılanma Hakkının Korunması

12 MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ KORUNMASI MEVCUT DURUM VE ÖNERİLER hukuk fakültesi ve öğrencisi bulunmasının ve çoğu fakültede nitelikli bir hukuk eğitiminin olmamasının da bu sorunun ortaya çıkmasında ve sürmesinde önemli bir payı vardır. Bir başka sorun ise, mahkemelerin üzerindeki ağır iş yüküdür. Türkiye’de mahkemelerin iş yükü gözönünde bulundurulduğunda, yeterli sayıda mahkeme kurulmaz ve personel sağlanmaz ise sistemik hâle gelen makul sürede yargılanma hakkı ihlallerinin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Makul sürede yargılanma hakkını korumanın, bu hakka ilişkin ihlal ortaya çıkmadan gerekli önlemleri almanın ya da telafi edebilmenin en önemli araçlarından biri mahkemeler üzerindeki iş yükünü makul bir düzeyde tutmaktır. 1.1.2023’te yürürlüğe giren ve 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu’nda değişiklik yapan 7413 sayılı Kanun’la hukuk düzenimize kazandırılan “hakim ve savcı yardımcılığı” kurumunun mahkemelerin yükünün hafifletilmesinde olumlu bir payı olması beklenebilir. Mahkemelerin yargılamayı gereğinden fazla uzatan tutumlardan kaçınmasını sağlayacak önlemlerin de alınması gerekir. Mahkemenin duruşmayı ihtiyaç olsun ya da olmasın ötelemesi, bilirkişi kurumunu kötüye kullanması, kısa kararla gerekçeli karar arasında uzun bir süre olması yargılamayı uzatan kötü uygulamalara verilebilecek örneklerdir. Ayrıca her bir yargı kolu bakımından adli tıp raporları, tebligat, ön inceleme kurumu gibi yargılamayı gereksiz biçimde uzatan usul kuralları ayrı ayrı gözden geçirilmelidir. Öncelikleri belirlemek amacıyla ilk derece mahkemesi yargıçları ile avukatların bu konu hakkındaki görüşlerine başvurmak yararlı olacaktır. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesini önlemek amacıyla, İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde, Adalet Bakanlığı 2802 sayılı Kanun’un 28. maddesine dayanarak Soruşturma, Kovuşturma veya Yargılama Hedef Sü-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1