Makul Sürede Yargılanma Hakkının Korunması

9 MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ KORUNMASI MEVCUT DURUM VE ÖNERİLER Mahkeme, Sözleşme sisteminin etkinliğini sağlamak amacıyla pratik ve pragmatik bir tercih yapmış görünmektedir. Buradaki soru, Sözleşme sisteminin etkililiğinin sağlanmasındaki genel çıkarın, (gelecekteki) İvanov türü başvuru sahiplerinin haklarının etkin bir şekilde korunmasına ilişkin çıkardan üstün olup olmadığıdır. Burmych ve Diğerleri davasında Mahkeme, AİHS’nin 37/1 (c) maddesinin çok geniş kapsamlı yorumuna dayanarak bu yetkiyi üzerine almıştır. Ancak aslında Sözleşme, mükerrer nitelik gösteren başvurulara bakmama ya da kabul edilebilirlik ölçütlerini karşılasalar bile hangi davalara karar vereceğini seçme yetkisini AİHM’ye vermemiştir. Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi, tartışmalı bir AİHM kararının gerekçelerini kendine esas alarak makul sürede yargılanma hakkının iç hukukta yargısal korumadan yararlanamaması tehlikesini yaratmıştır. Hâlihazırdaki mevcut belirsizlik ve ihlale yönelik etkili bir yaptırımın bulunmaması da mahkemelerin ülkemizde bu hakkın korunmasına ilişkin özensiz tutumunu pekiştirecektir. Anayasa Mahkemesinin bu kararı, makul sürede yargılanma hakkına yönelik ihlallerin katlanarak artmasına yol açacak ve toplumda Anayasa Mahkemesinin temel hak ve özgürlükleri koruma işlevine yönelik güveni azaltacak bir sonuç doğuracak niteliktedir. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesinin bu kararından en kısa sürede dönmesi gerekir. II. Makul Sürede Yargılanma Hakkının Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Bünyesinde Geliştirilen Ölçütler ve Çözüm Yolları 19 Ş ubat 2010 tarihinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen Interlaken Deklarasyonu ile taraf devletler iç hukuklarında AİHS’yi uygulayacak ve temel hak ihlallerini etkili bir şekilde ortadan kaldıracak mekanizmaları en kısa

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1